Okuyamadım. Cemal Şakar'ı hayalperdesi ile tanımıştım. Yarıya kadarı güzeldi. Ancak bu kitabı okuyamadım. Hikâye kitabı ama bir hareket yok. Bir şiire dahil olamayan dizeler, bir hikâyeye dahil olamayan parçalar kitabı benim için.
Her öyküde bir parmak bal çalındı damağıma; nefis.
Sanırım Cemal Şakar şef olsa, bu mutfakta benzersiz gurmeler yetişir. Tüm öyküler gereksiz cümleden/kelimelerden azat edilmiş. Dili yalın, sade fakat vurucu.
Taklit edilemez bir kalemi var. Öyküler biçim olarak çok farklı bir teknikle yazılmış.
Buna rağmen/sebeple öyküler canlandı, dile geldi. Okurken karakterleri sahneye sığdıramadığım anlar oldu. Geniş, ufuk açıcı bir kalem.
Bir kadının düşeceği yolda başına gelecek olan kötülükle yolun vasfını anlaması bu kadar güzel işlenebilirdi.
Aynı şekilde evde biri varken çıkan yangın okura bu kadar güzel hissettirilir ve elinizdeki kitap kenarlarından yanmaya başlar ve eyersiz ata binen kız size doğru koşar.
Yazarın okuduğum ilk öykü kitabıydı. Ama inanılmaz etkilendim. Diğer kitaplarını da ilk fırsatta okuyacağım. Kısa öykülerden oluşan, iç içe geçmiş anlatımlar barındıran, metinlerarası göndermelerin bulunduğu, çağa tanıklık eden bir eser. Öykü meraklılarının kesinlikle okuması gerekir...
Çok güzel çok beğendim tavsiye ediyorum.....................................................................................................................................,.............,.,.,.,.,.,..,.,.,.,.........
Kara hakkında okumakta olduğunuz bu yazıyı yazmaya başlamadan önce aklıma şu soru takıldı: Kara ile siyah arasındaki fark nedir? İnternet bize bu konuda pek de tatmin edici bir cevap vermiyor, hatta Türk Dil Kurumu bu kelimeleri anlamdaş olarak gösteriyor. Ancak arada küçük bir ayrım olduğunu düşünüyorum. Kara, “Nasıl?” sorusuna muhtemel bir cevap