Sözcüklerin ve tarihlerin arasında olgulardan başka bir gerçek daha vardı.Pek anlayamadığım yalnızca sıyırıp geçtiğim ve açıklanmaz hüzününü yüreğime dolduran bir gerçek.
Oysa, yenilenler kadar yenenler de anıları
yüzünden acı çekiyorlardı. Kısacası, bu kin ve şiddet tufanından hiç kimse gurur
duymuyordu. Bu nedenle, en içten dileğimiz her şeyin unutulması ve hayatın yeniden
öğrenilmesiydi.
Bizlere düşünce gerek ama düşünce ya bir lüksse? Ya çoğunluk onu umursamayıp, hayvan mutluluğunu tercih ederse, gene de ona zorla kabul ettirilmeli mi?
Bir insan, ne ileri sürdüğü düşüncelerle ne de öyle söyleseler bile yaptığı işlerle özetlenebilir. Her gün milyonlarca insan kendi düşüncelerini hiçe sayıyor ve yüreklilikleri kendilerini daha az korkak yapmasa da en ödlek insanların bir kahraman gibi davrandıkları görülüyor. Her insan bir üsluptur.
Aşk lafını beş paralık etmeyin. Siz beni istiyorsunuz, aynı şey değil ikisi. Siz bana düşlerinizin alacakaranlığında bakabiliyorsunuz ancak. Gün ışığının dağıttığı şeye aşk mı diyorsunuz siz?
Her insanın katil olduğu bir dönemde, kimin öldürdüğünü düşünmek boş bir şey. Zaten insanlardan çok, zamanın koşulları cinayeti işledi. Kocanızı zamanın havası öldürdü.