Kardeşler
Brigitte ReimannOldest Kardeşler Reviews
You can find Oldest Kardeşler quotes, oldest Kardeşler book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
6.7Out of 10
160 syf.
7/10 puan verdi
Kardeşler, Modern Klasikler #211
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya nasıl Doğu ve Batı olarak ayrıldıysa bu kitapta da iki kardeşin politik düşüncelerinin ayrışması anlatılıyor.
Kardeşlerden Uli daha iyi bir gelecek ve geleceğe umutla bakabilmek için Batı Almanya'ya gitmek istersen Elisabeth doğduğu, büyüdüğü topraklardan ayrılmak istemiyor. Sosyalist bir geleceğini temsil ediyor. Tabii bundan Doğu Almanya'nın Rusların kontrolünde olması da etken.
Elisabeth, kardeşi Uli'yi kararından vazgeçirebilecek mi? Yoksa Uli Batılı ülkelerin kurduğu Batı Almanya'ya mı gidecek? Bunu kitabı okuyunca öğreneceksiniz. :d
Beklemediğim kadar farklı ve başarılı bir kitaptı. Brigitte Reimann 1933 yılında doğmuş bir Alman olarak haliyle İkinci Dünya Savaşını da bir çocuk olarak tecrûbe etmiş birisi.
Savaşı kaybeden ve yıkıma uğrayan halk, 1950'lerden sonra artık bu yıkımdan yeni fikir akımları ve farklı etkenlerle sıyrılır ancak kendi içinde çok keskin şekilde bölünür. Rus etkisindeki halk tam bir yoldaş yaklaşımıyla hayata bakarken geri kalan kısım milliyetçi düşüncelerle eski Almanya'nın hayalini gizli gizli de olsa kurmaktadır. Almanya Federal ve Demokratik olarak karpuz gibi ortasından ikiye bölünür.
İşte tüm bu ayrışmanın içinde, birbirine adeta ensest sınırlarında gezen bir "aşkla" bağlı iki kardeşin yaşadıklarını konu alıyor kitabımız. Fiziksel bir şey olmasa da duygusal anlamda kesinlikle var. Çok garip bir ilişkileri var. Birbirlerini bu kadar sevmelerini tam normal karşılayacak oluyorum, birdenbire birbirlerine dokunuşlarından ürperen, garip davranışlar sergileyen insanlar oluveriyorlar. Bu beni tek rahatsız eden konuydu.
Konu Betsy ile Uli arasında geçiyor gibi görünse de, bedenen terk eden bir kardeş daha var aslında. Katmanlı yapıya o karakter de katkıda bulunuyor. Anlatıcının Elizabeth(Betsy) olması hem otobiyografik yönünü sorgulamamızı sağlıyor hem de kitabın anlatım gücünü arttırıyor bana göre.
Ben kitabı beğendim. Dediğim gibi ilişkilerde bir miktar çarpıklık var. Çünkü bakıldığı zaman toplum büyük bir yıkıma uğramışsa da, aile olarak olaylardan öyle deliler gibi de etkilenmiş bir aile değiller.
Yorumum ️
*Allahim sonunda 152 sayfayi bitirdim ve işkence gibi geldi bana, ödül almış bir yazarın kardeşler adlı kitabına böyle davrandığım için bağışla beni, Lütfen!
*Büyük bir ihtimalle Çevirmen de bir sıkıntı oldu diye düşünüyorum.
* zor bir kitap, 152 sayfa ve her güne 25 sayfa okudum ama bir türlü konuya ya ben giremiyorum yada almancadan Türkçe cevirisinde zorluk olduğunu düşünüyorum.
* yazar konuya girerken çevresinde gelişen materyalleri daha çok ön plana cikariyor ve konuya göremiyorsunuz.
*daha çok günlük tutar gibi bir kitap olarak yazılmış "otobiografi ile " pek bağlantı göremedim.
* size tavsiyem 152 sayfa olan bu kitabı iki günde bitirmeye bakın, konuya girmekte zorlanmayin.
Yazar ikinci dünya savaşından sonra doğu batı olarak ikiye ayrılan almanyayı iki kardeş üzerinden anlatıyor. Elisabeth doğudan ayrılmak istemezken Uli daha iyi bir hayat ve eğitim için batıya gitmek istiyor ulinin bu isteği elisabethe acı veriyor.
Kitapta konu biraz kapalı işleniyor ama bu çeviriden kaynaklı diye düşünüyorum. Okuyup anlamak biraz zor. En azından bende öyle oldu.
Savaş sonrası Almanya’nın ikiye bölünmesi sadece coğrafi olarak kalmamış aileleri de ikiye bölmüştür. Bu ailelerden biri de Arendt ailesi. Üç çocuğun olduğu bir ailenin hikayesi ama biz hikayeyi en küçükleri olan Elisabeth’in ağzından okuyoruz. Büyük abisi Konrad’ın Batı Almanya’ya göçünden sonra Elisabeth, her zaman yan yana olduğu, neredeyse bir bütün haline geldiği abisi Ulrich’in de göç etme isteğiyle karşı karşıya kalır.
Onun gitmesini engellemek için onunla tartışırken biz de gençlerin ülkede yaşadığı sorunları görürüz. Bürokrasi içindeki yozlaşmayı, sistemdeki bazı zorlukları ve günlük yaşamı okuruz. İki kardeş tartışırken genç nesil için Doğu Almanya ya da tam adıyla Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nin ne ifade ettiğini, nasıl bir ideolojiye sahip olduklarını ve bu ülkeden ne beklediklerini görürüz.
Elisabeth kardeşiyle farklı ideolojiye sahip olmaktan korktuğu kadar onunla arasına girecek sınırdan, onun değişiminden, onun Batılaşmasından da korkmaktadır.
Eser otobiyografik unsurlar taşıyor. Yazarın kardeşi de Batı’ya gidiyor. Yazar sosyalizmin bir savunucusu olsa da eleştirmeyi elden bırakmıyor.
Peki bu kadar tartışmadan sonra Elisabeth, Ulrich’i gitmemesi için ikna edebilecek mi?