Yazarla bu kitabında tanıştım. Fırsatım olursa diğer kitaplarını da okumak isterim. Fantastik öyküler gibi gözüken ama aslında psikolojik olarak korkularımızla bizi yüzleştiren öykülerden oluşuyor. Farklı bir tarzı var. Zamanınız varsa ve kitapta elinizdeyse okumanızı öneririm.
Edebiyatta türlerin bir önem sırasına dizilmesi veya şu tarzda önemli konular temalar işlenmesi zordur,bu tarzda önemli sağlam işlere imza atılabilir falan gibi kanatların ne kadar yersiz olduğunu düşündüm. Zira her tür kullanılarak önemli temalar işlenebiliyor. Bir polisiye toplumsal veya metafizik daha dar anlamda ontolojik soru veya sorunlara parmak basabiiliyor.
Gerçi bu eserin türüne fantastik dersek kendi içinde asıl soru ve sorunlarımıza işaret edebilecek bir potansiyeli olduğunu söyleyebilirim.
İlk kez bu yazarla tanıştım. Evet Borges okumaya çalıştım, bir iki kitabını okumak için eline aldım, ama başarılı olamadım. Lakin bu Babil Kitaplığı serisi Alladdin hikayesi ile başlayan bir çekiciliği barındırdı bende ve bu kitabı da onun devamında okudum. Sanırım serinin diğer eserini de yer yer okurun.
Kitabı okurken Gustav Meyrink fantastik bir olay anlatma derdinde değil diye gördüm insanın ölüm karşındaki çaresizliği, hayatın sülük gibi bizi emen fenomenleri, dünyada göze batan büyük olayların belki de yok hükmüne alınması gereken işler oluşu... gibi izleklerin zihnimde yankılandığı müthiş kurgular...
Bir kere değil defalarca okuyup analiz etme isteği uyandıran bir öykü kitabı. Harika! Beni en çok etkileyen ilk iki öykü oldu. Düş, gerçek, sihir, psikoloji, felsefe... Hepsinin harmanlandığı insanı içine çeken bir kurgusal yapıya sahip.
1. Öykü: Zaman Sülükleri
Beklemek, umut etmek ve arzular, insanın mevcut var oluşunun gücünü emen “zaman
Fantastik, ütopik ve psikolojik bir anlatıma sahip üç farklı öyküden oluşan Babil serisinin kitaplarından biri içerisindeki öykülerde yazar daha çok ölüm ve inanç gibi kavramları sorguluyor. Kitapta sevmediğim tek şey sayfa sayısından da anlaşıldığı üzere hikayelerin kısa olması.
"J.H. Obereit'in Zaman Sülüklerini Ziyareti" insanlardan bekleyişleri ve umudu çalan zaman sülüklerinin hayatımızdaki büyük yeri hakkında kısa ama ufuk açıcı bir öykü. "Kardinal Napellus" ne kadar kaçsak da geçmişin hayaletlerinden kurtulamadığımız üzerine. "Dört Ay Kardeşi" ise düğümü son sayfalarında çözülen oldukça karmaşık bir öykü. Daha doğrusu astroloji ve makineleşme hakkında, ayinde kutsal metin okur gibi tartışmalarını ben anlayamadım. Babil kitaplığının en harika eseri değil ama okunabilir. =)
