Hayalle gerçeği ayıramaz oldu millet. Hayalle gerçeğin bir olduğunu, gerçeğin sadece bir hayal, hayalin de bir gerçek olduğunu sanmaya başladı. Az şey değil bu...
Sayfa 130 - Varlık, 1954 - Bayan Frola ve Damadı Bay Ponza
Şimdi acı çekmiyordu artık; çekiyor gibi görünüyordu. Istırap bile manasını kaybetmişti onun için. Her zaman derin düşüncelere dalmış görünüyordu ama aslında hiçbir şey düşünmüyordu. Şuurunu müthiş bir karanlıkta kaybetmiş gibiydi. Gırtlağında hissettiği burukluk ta olmasa yaşadığını bile hissetmiyecekti. Akşamları, ıssız sokaklarda dolaşırken sokak fenerlerini sayar, yahut da adımlarının gürültüsünü dinlerdi. Hepsi bu...
Dairede hiçbir meslektaşıyla konuşmazdı. Onlar da kendisine bir isim takmak istiyor, fakat «Baykuş» mu, yoksa «ayı» mı daha uygun gelirdi, bir türlü karar veremiyorlardı.
— Olmaz, olmaz! Siz hayatı gömlekli... yani, haydi öyle olsun, harmaniyeli yapmışsınız! Olmaz efendim! Çıplak, çıplak, çıplak olmalıdır! Hayat çıplak olmalıdır, signorina, daha neler!