Ömer Seyfettin denince ben dahil çoğumuzun aklına kendi çocukluğu ve ilkokul yıllarında falan okuduğundan anılar geliverir hemen bu yüzden benim için nostaljik bir okuma oldu.Bu yönüyle sevdiren kitap diğer yanıyla adını aldığı öyküyle kafamda karamsar bir pişmanlık tablosu çizdi. Kaşağı öyküsünde iki kardeşten birinin gümüş kaşağıyı kırdığı öğrenilince önünü ardını düşünmeden kardeşi Hasan'a atar suçu. Sonra kardeşinin hastalanması üzerine pişman olan abi bunun için kendini suçlu hisseder ve her şeyi hemen o gece anlatmak ister dadısının sabahı beklemesini söylemesi üzerine bekler. Ama sabah kalktığında kardeşi ölmüştür.. :/ . Gerçek hayatta da böyle değil midir her an elimizden kayıp gidecek her şeyi har vurup harman savururuz hem elem bir salgının pençesinde olduğumuz bu günlerde anlamlı bir mesaj verdi. Bu hayatın tekrarı yok ne yaşarsak ne yaparsak odur bize kalacak olan, kalacak olanı kıymetlendirelim @karbonkitaplar ın baskıda yer verdiği diğer öyküleri de çok sevdim kitabı daha da okunur kılmış mutlu sağlıklı günler