Anadolu, Balkanlar ve Akdeniz’de yüzyıllardır iç içe yaşayan halkların İkinci Dünya Savaşı cehenneminde savrulup giden hayatları ve ayakta kalmaya çalışan insanların romanı.
Kasırga’da esas olarak anlatılan, Nazi ordularının Yunanistan’ı işgaliyle başlayan süreçte Yunan Kralı İkinci Georgios’un Kahire’de İngiltere’nin himayesinde sürgün hükümeti kurması ve hem Ege Adaları’nda hem de anakara Yunanistanında Yunanistan Komünist Partisi’nin önderliğinde faşizme karşı direnişi. Kurtuluş Savaşı biteli daha 20 yıl bile olmamışken, geçmişi unutan, eski hesapları bir yana bırakan Türk halkının, Hitler’in açlıktan öldürdüğü Yunanlılara Kurtuluş ve Dumlupınar gemileriyle bin bir güçlükle insani yardım yetiştirmeye çalışmasını okurken, antifaşist direnişin ve İç Savaş’ın kızgın koşullarında yaşanan bir aşkın da tanığı oluyorsunuz. Baş döndürücü bir hızla gelişen olaylar sırasında, can pazarındaki insanlar tanıyacak, onların dramlarına katılacaksınız.
Kemal Anadol romanın başlangıcında okurlarıyla şöyle paylaşıyor düşüncelerini: “Tarih, fondaki top sesleri ve barut dumanları önünden geçen ünlü kahramanların ve arkalarında marş söyleyen adsız süvari ve piyadelerin destanından ibaret değildir.
Tarih, yazının icadından günümüze akan zaman ırmağı içinde yaşamış, sıradan insanların, halkların hikâyesidir.
Onların yemekleri, şarkıları, inançları, aşkları ve ihanetleridir. Anlatacaklarım, Anadolu, Balkanlar ve Akdeniz’de yüzyıllardır iç içe yaşayan insanların, İkinci Dünya Savaşı cehenneminde savrulup giden hayatları ve ayakta kalmaya çalışan halkların romanıdır.
Kitabımı, bu cehennemde, faşizme ve emperyalizme karşı yiğitçe direnen Elen halkına ve bu uğurda can verenlerin aziz anılarına ithaf ediyorum.”