Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Hem mübarek Ramazanınızı, hem inşaallah hakkınızda bin ay kadar meyvedar Leyle-i Kadrinizi, hem saadetli bayramınızı, hem çok kıymettar hizmetinizi bütün ruhumla tebrik ve tes’id ederim.
Ben sizi *yazılarınızda* ve *hâtırımdan çıkmayan hıdemâtınızda*(hizmetlerinizde) günde müteaddid def‘alar görüyorum. Ve size olan iştiyâkımı tatmîn ediyorum. *Siz de bu bîçâre kardeşinizi risâlelerde görüp sohbet edebilirsiniz.*
*Ehl-i hakîkatin sohbetine zaman, mekân mâni‘ olmaz.* Ma‘nevî radyo hükmünde, biri şarkta, biri garbda, biri dünyada, biri berzahta olsa da râbıta-i Kur’âniye ve îmâniye onları birbiriyle konuşturur.
(
Ey aziz yoldaşım! Şimdi Allah'a ısmarladık. Gel, beraber bir dua ederiz, sonra da buluşmak üzere ayrılırız.
ﺍَﻟﻠّٰﻬُﻢَّ ﺍِﻫْﺪِﻧَﺎ ﺍﻟﺼِّﺮَﺍﻁَ ﺍﻟْﻤُﺴْﺘَﻘِﻴﻢَ ﺍٰﻣِﻴﻦَ
"
Bediüzzaman Said Nursî "şeker mektubu" olarak da bilinen mektubunda şöyle der;
"Ben, kasemle temin ederim ki; bir küçük risaleyi kendine bilerek yazan adam, bana büyük bir hediye hükmüne geçer; belki herbir sahifesi bir okka şeker kadar beni memnun eder."
(
Kastamonu Lâhikası, s. 24)
Elhamdülillah Nurlar'dan bir eseri de Hatt-ı Kur'ân ile yazmak nasip oldu.