İnce bir sızı
Ve sarılır yakalara,
“Melankolya” atkısı.
İşler kalplere kalanların susuşu.
Kimi gidilir bir ‘kalansız’ olunur.
Kimi kalınır bir ‘tanıksız’.
Cennetten kopup geldiği sanılan rüzgarın kuvveti bazen gidenin geriye bakmasına engel olur. Ve giden yola çıktığında arkasına bakmaz çoğunlukla. Sadece yola koyulan en iyi böyle yol alacağını düşündüğü için değil, aynı zamanda kalanın bırakılan yerde durduğu sanısını uyandırdığı için de böyledir bu.
Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Ortada iz bulunsun veya bulunmasın, içimizdeki didişmeye kayıp olduğunu sandığımız bir tarafımızı onlarda arıyoruz... elsi idealin serhaddinde susmuş bu insanların hikmetinde kaybolmuş bir dünyayı arıyorum...