Zaten insanları uyarmanın da yararı yok; ben savaşın biteceğini
İnsanların ondan sonra barış içinde, mutlu yaşayabileceğini
Düşünüyor, umutlanıyordum; ama yanılmışım, savaş mahvediyor
Ama barış da kirletiyor, bozuyor insanları. Neden böyle bu?
Zavallı İnsanoğlu, ne hallere düştün sen, başına neler geldi böyle!
Bu duruma düşeceğine doğma daha iyi.
Bize verilen hayat neden böyle
Acı içinde alınıyor? Neden böyle zorlanıyoruz? Bu hallere düşeceğimizi bilsek
Dünyaya gelmek, doğmak bile istemeyiz.
Bu aşk mı, sen kaybolduğunda sana karşı gösterdiğim sevginin karşılığı
Bu mu nankör Havva, sen öldükten sonra ben yine ölümsüz olarak mutlu yaşayabilirdim ama
Seninle birlikte ölmeyi seçtim, bu mu karşılığı?
‘Ama ben seninle
Birlikte mahvolmaya hazırım; eğer sen ölürsen
Ben de yaşayamam, hemen arkandan ben de ölürüm,
Bunu hissediyorum. Ben senin içindeyim, sen benimsin,
Ayrılamayız, birliğiz, sen gidersen ben de giderim.'
Seni lanetli bir düşman kandırdı,
Ama kim bilmiyorum ve seninle beraber ben de mahvoldum;
Hiç kuşkusuz seninle birlikte ben de öleceğim.
Sensiz nasıl yaşarım? Senin tatlı konuşmandan
Aşkından nasıl vazgeçerim de bu vahşi ormanlarda kimsesiz yaşarım?
Bir kaburgamı daha versem ve Tanrı
Bir Havva daha yaratsa bile senin kaybını asla unutamam.
Hayır, hayır! Doğanın bağı çekiyor beni, sen benim
Erimsin, kemiğimsin, mutluluk ya da acılarda ayrılamayız biz.
‘Sıkı dur, düşmek ya da ayakta kalmak senin kararlarına bağlı. İçten iyi olursan hiçbir dış yardım gerekmez. Tüm kötülük eğilimleri senden kaçar, uzaklaşır.’