Kayıp Gül
Serdar ÖzkanLow Rated Kayıp Gül Reviews
You can find Low Rated Kayıp Gül quotes, low rated Kayıp Gül book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7.2Out of 10
Kitap yürümedi. Bölümler çok kısa ve birbirinden kopuk hissi uyandırdı bende. Yani o kadar kısa ki 1-2 sayfalık bölümlerde kitaba konsantre olamadım. Bir olay bitmeden diğeri başlıyor gibi geldi bana. Küçük Prenste öyleydi ama kopuk kopuk değildi. Bu kitabı Küçük Prens veya Martı ile karşılaştırmak çok mantıksız. Kısacası kitap beni içine çekmedi. Puanım 10/2
Kitabın önünde, arkasında o kadar iddialı cümlelerle okuyucu önüne çıktıklarına göre eleştirileri de göze almışlardır diye düşünüyorum.Kitabı öven cümlelerin sonuna “maalesef olmamış”ı eklemeleri daha yerinde olacaktır .
Kapağındaki övgü dolu yorumlara aldanıp okumaya başladığım kitap. Eh, o kadar övülmüş, üstüne üstlük 40 küsür dile çevrilip 50'yi aşkın ülkede yayınlandıysa muhakkak bir şey vardır bu kitapta diye beklentiye girdim ister istemez. Sonuç? Beklentimi karşılamanın kıyısından bile geçemedi. Sahiden, binlerce insanın yere göğe sığdıramadığı bu kitapta onların görüp de benim göremediğim şey ne? Ama yok, binlerce edebi değeri yüksek, kaliteli kitaplar varken bu kitabın bu konumda olmasını anlamlandıramıyorum. Belli, edebi değere değil, "iyi reklam yapmaya" güvenilerek çıkarılmış bir roman bu. Aslında roman mı o da tartışılır. Masal desen değil, roman desen değil. Arada kalmış.
Tabii geldiği konuma bakılırsa reklamını iyi yapmayı da başarmışlar. Kitabın tepesine kocaman harflerle "ULUSLARARASI BESTSELLER" ibaresini de koyunca var mı bundan daha iyi reklam? Kitabın konusunu da beğenmedim ben. Diana'ın aslında kim olduğunu anlamak için yazarın açıkladığı sayfaya gelmeye gerek yok, siz zaten anlıyorsunuz neyin ne olduğunu... O derece basit bir anlatımı vardı. Kitabın yarısından çoğunu "Hadi hadi, bitse de gitsek." modunda okudum. Hangi kitap olursa olsun yarım bırakmayı hiç sevmiyorum çünkü.
Kitabın "Türklerin Küçük Prens'i" diye anılmasına da ağlasam mı gülsem mi karar veremedim. Bu kitabı okuyunca bir kez daha anladığım iki şey var: Bir kitabın kalitesini asla ve asla satış miktarının belirlemediği ve Bestseller ibaresini gördüğüm kitaptan hızla uzaklaşmam gerektiği. :)
Bakmayın alıntı yaptığıma, onlar dizgicinin, baskısıcın, kağıdın hatrına. Kötü bir kitapta da olsa nadiren anlamlı güzel cümleler bulabiliyorsunuz.
Denebilir ki kitap mi yok okunacak? Alınmış işte, duruyor, bir ara okunup yarım bırakılmış. Kitap varlığına haksızlık diye bitiresim geldi.
Bazen kötü kitap da okumak lazım, lazım ki iyi kitaplar daha anlamlı ve okunası olsun...
İyi tarafı şu; hızlıca okunabiliyor, cümlelerin çoğu tahmin edilesi cinsten o nedenle bitiverdi hemen.
Öykü kötü, masalsı felan değil, tasvirler basit, daldan dala atlanmış, mesajlar sıradan, iç dünya analizlerini zayıf, diyaloglar abartılı, buram buram sükse, caka, zenginlik, kibir akıyor. Bir de Küçük Prens'e atif var. Küçük Prens'e ayıp yahu!
Uluslararası best sellermış, arkasında bir kaç ülkeden methiyeler var, dedim, "ben ukelalık mi ediyorum?"
Yok yok etmiyorum...
Hiç mütevazı olmayacağım...
Hamal okuyucu olmayın, bu kitabı okumayın ama bak aşık olun...
Kitap kapağındaki "Simyacı, Küçük Prens ve Martı'yı sevenlerin mutlaka okumaları gereken bir kitap" yorumundan sonra heycanlanarak okumaya başladığım ancak beklentimin altında kalan ne yazık ki bitirmek için okuduğum bir kitap oldu. Neden 31 dile çevrildiğini anlamamakla beraber yazarı araştırmaya başladığımda (nitekim yazarın okuduğum ilk romanı) kendisinin maddi durumundan kaynaklı 40'ı aşkın ülkede satışa sunulduğunu öğrenmiş oldum. Okunmayacak kadar sıkıcı bi kitap olmamasina rağmen aradığımı bulamadim ama her kitabın olduğu gibi bu kitabın da kendi okuru vardır.