10 mart 1918 erzurum alaca köyünde ermeni çetelerin yaptıklarına dair..
Köyü dolaştım. Facianın en korkuncu, burada idi: Süngülenmiş veya yakılmış cesedlerin başındaki ağlaşma ve bağrışmalar. insanın tüylerini ürpertiyordu. Süngülenmiş memedeki çocukları kucağına almış bazı analar, saçlarını yoluyorlardı. Sanıyorum ki, yeryüzünde bu kadar acıklı bir sahneyi gören gözler, pek azdır. Biz, bu kanlı manzaranın karşısında, elem duymuş insanlardanız. insanların, iyi duygulardan yoksun kalınca, hayvanlardan daha
vahşi bir yaratık olabileceğini, ibretle seyrettik.
“Bir kazandan yemek, bir çatı altında yatıp kalkmak ve feyiz almak, bir arasa vatan savunması usüllerini öğrenmek öyle bir ibadettir ki, onun maddi faydalarını ve manevi zevklerini ancak tadan bilir.”
“Bir tehlike karşısında fakiri, zengini, genci, ihtiyarı, cahili, bilgini ile bu millet birbirini severek ve sayarak sarsılmaz tek cephe kurar. Ancak bu suretledir ki, önümüze çıkacak engelleri aşarız ve çiğner geçeriz.”
Ataları, eski Konya ili'nin (şimdi Vilayet olan) Karaman (Larende) ilçesi'nin güneybatı yanında ve Konya-Karaman yolu üzerinde, halk arasında "Kasaba" da denilen "Gafriyat"ın yerli eşrafından, "Karabekir" ailesinden idi.