Kederin Doğusu'nda yirmi beş şiir yer alır. Şiirlerde renk, koku,ses, görsellikle ilintili olarak doğayla bir bütün olan, onun bir parçası olup onunla konuşan, sohbet eden, susan, coşan ve hakikatin iç sesini duyumsayan bir şairin derinliği ve samimiyetinin güzelliği esiyor. Sohrab'ın böylesine incelikli diline hayran kalmamak elde değil. Suyun Ayak Sesi'yle Gökyüzünden, yurdundan, bitkilerden, şehirlerden ,insanlardan, kuşlardan , kederden,sevinçten, bilgelikten,aşktan,inançtan,ölümden şiir devşiren bir şairin sesi duyulur. İran'dan taşarak yakın komşulardan uzak kıtalara dek yayılan bir şiirin haykırışıdır bu.
Bu kitabı elime alıp okumaya başlayınca daha ilk cümleden sarıp sarmaladı beni bırakamadım, içimde isimlendiremediğim duygular canlandı hüzün mü desem sevinç mi huzur mu anlamlandıramadım. Okudum ,okudum ,okudum... Sonra kitabı kapatmamla kendimi dışarı atmam bir oldu ,nefes alma ihtiyacı hissettim böylesine ince bir dilin büyüsüne kapıldım ve gün boyu etkisinde kaldım.. Sohrab' ı okuyunca Cahit Zarifoğlu' nu hatırlarım hep, Zarifoğlu'nu okuyunca da Sohrab'ı... Sanırım bu iki zarif prens gönlümde taht kurmuş beni kelimeleriyle büyüleyip, hakikatin güzelliğiyle ruhumu okşayıp duruyor... Şiirin ses,ritim,içerik ve biçim olarak bütüncül bir sanat olduğunu salık veren Sohrâb Sepehrî , gittikçe tekdüzeleşen ve mekanikleşen bu çağda içten, köklü ve nitelikli şiirle davet ediyor bizi. Buyurmaz mısınız?