…
Öyle kalabalık ki fikrim
yalnızlığın böylesine hiç denk gelmedim.
Kafa sesi, yazmanın içsel gelirimi.
Okumanın alçak gizli kibri.
Bilinç akışıymış bunlar.
Hııhh!
Ben.
Evet, ben!
Büyük bir yazarın tüm okuyucuları saran
acı dolu yalnızlığını vurguladığı o cümlesiyim.
Merhaba.
.
...
Tanrısal bir güçle adam,
gökyüzünün karanlık perdesini araladı..
Karanlık ise elinin aralığından mavileşti.
O mavilikten zuhur etti tüm renkler
Ve her doğan renk duygulara dönüştü,
inkara kalkan felsefi bir erdemle..
Bunu gördü adam,
umutsuzluk masasında hayellerini yudumladı...
O sırada kadın derin rüya denizlerine dalmıştı..
şiirsel ve yüce bir sesin teslimiyetinde..
Kadın uyandı, duyguları artık ebedi uykuda
Adam ayıldı, tutkuların sonsuz sarhoşluğunda..
Mavilik doğdu ölü hatıralara...
Hem adam kaybetti aşkı,
Hem kadın unuttu adamı..
.
..
- Ne işle meşgulsünüz evladım?
+ Kelebek çobanıyım efendim, boş zamanlarda da perili deniz fenerleri bekliyorum, unutulmuş mevsim adları buluyorum, yalnızlığın göğsüne hanımeli çiçekleri iliştiriyorum.
.
Adam gördüm
Savaşıyordu,
Taa evelden
ölüme kadar,
İçinden sonuna kadar.
Bildikleri ile bilmediklerinin muhassalasıyla..
Yitirdikleriyle savaşıyordu..
Kendiyle,
benimle..
Adam gördüm
kazanıyordu,
gözlerindeki menevişliğiyle..
.
…
Sabahın çiyi değdi papatyanın beyazlığına
Güçlükle direniyordu sevgiye.
Tohumlarına bıraktım istatistikleri
Elbet birilerine seviyor düşecekti.
Sonra Rüzgarın güneşi itişine daldım
Ağaçlara bakışlarımla notalar dokundurdum
Dilim sürçtü düştü adın hatrıma
Oysa karanlık bir odaya kapatmıştım umudu
Kokusu buram buram okşuyordu ruhumu,
Aldırış etmiyordum.
Mavi bir güneş beyaz gökyüzünde nasıl da
masum görünüyordu.
Ben bu uyumun uyumsuzluğuna bağlanmak istedim.
Olmadık yerde beliren.
Bir sedef olmak istedim.
.
…
‘Mavi’
Gök mavidir denize de bulaşır mavisi
hep orda ve sonsuzdur.
Güneşi ayı yıldızları alır bağrına.
Beni de, seni de…
‘Yeşil’ doğadır.
Umut verir parlar
Ama bir anda solar
huzur verse de
Hüzün verir.
Gider ama gelirde.
.
...
Ay karşımda,
güneş arkamda,
bir göğe sığdılar
Bi göğe sığamıyorum..
Yere sığamıyorum.
elimde valiz
İçinde ceket
Yanımda Kelebek
Henri charrıere'den..
İçinde kaçış,
içimde kacış,
içimden kaçış..
Geçiyorum Türkiyeden bu gece
başından, sonuna yakın..
Geçiyorum,
manzarasından
gidişlerimin
kalışlarımın..
Geç'iyorum
Ben hep geçiyorum
özümden,
geçiyorum
özüme..
.
...
Kahverengi topraktan fışkıran sarı çicek,
Umut.
Nehrin ortasındaki sığlıkta buluşan iki kuş,
Sevda.
Tarlanın ortasında, avuç dolusu tohumları saçarak yürüyen adam,
Emek.
Bir ağacın altında
tek başına kuyruk sallayan at
Yalnızlık.
Sadece bir kenarı çiçeklenmiş ağaç,
Sabırsızlık.
.
...
-Büyüyünce ne olacaksın?
+kır saçlarıma inat uçan balonları,
çocuksu ruhumda gezdiren bir satıcı,
alıcının masum sevinçine para bozan
ihtiyar bir adam..
çok büyüyünce ve asla hiç büyümeyince..
.