Kenan Evren'in Yazılmamış Anıları

Baskın Oran

Kenan Evren'in Yazılmamış Anıları Quotes

You can find Kenan Evren'in Yazılmamış Anıları quotes, Kenan Evren'in Yazılmamış Anıları book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
İçinde kadın, erkek, çocuk bulunan otobüsü ... makineli tabanca ile tarayan ve hiçbir suçları olmayan 8-10 kişinin ölümüne sebep olan; kan akıtmaktan, insan öldürmekten zevk duyan sadist ruhlu kişileri idam etmeyip de tekrar insan öldürsün diye aramızda mı dolaştıracağız?
Dünyada kimseden çekinmeden dolaşabilmek, konuşabilmek, alnı açık olabilmek kadar insanı kendinden emin duruma getiren, rahatlatan başka bir zevk olduğunu zannetmiyorum.
Reklam
Birçok kimsenin evi soyuldu, birçok kimse bıçaklandı, yaralandı, hastaneye gitti, öldü. Birçok kimsenin ırzına geçildi, dağa kaçırıldı. O zarar gören vatandaşa soruyor musun, "Sen bunu affettin mi?" diye? Nasıl affediyoruz biz onu?
Biz Anayasa’yı yaparken Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunu kurduk ve bunun içine Atatürk'ün vaktiyle kurduğu Dil Kurumuyla Tarih Kurumunu da dâhil ettik. Yani bunun içinde Dil Kurumu da vardır, Tarih Kurumu da vardır. Atatürk Araştırma Merkezi vardır. Atatürk Kültür Merkezi vardır. Dört tanedir. Başında da bu Yüksek Kurul vardır. “Bu yönetim, yani askerî idare, Anayasa’yı yaparken Atatürk'ün vasiyetini ortadan kaldırdı.” diyorlar bize. Biz Atatürk'ün vasiyetini kaldırmadık. Atatürk'ün vasiyeti şudur: Vefat etmeden evvel bir vasiyet bıraktı ve gelirlerinin bir kısmını kız kardeşine, büyüttüğü çocuklara ve bazı kimselere verdi. “Maaşımdan şu kadar şuna verin, bu kadar buna verin, artanı da yarı yarıya Dil Kurumuyla Tarih Kurumuna verin.” dedi. Vasiyeti bu. Biz bunu bozmadık ki. Yine İş Bankasından kazanılan parada onun hissesi vardır. O kazanılan paraların yarısını Dil Kurumuna, yarısını da Tarih Kurumuna veriyoruz. Bunda bir değişiklik yapmadık. Zaten kaldıramayız ki. Öyle bir yetkimiz de yok. Vasiyet ortadan kalkar mı? Mümkün değil. Ama gelin görün ki illa bize bir çamur sıçratacaklar, maksatları bu. 25 Haziran 1987 günü Elâzığ'da yaptığı konuşma
Birçok hayırsever vatandaşımız okul yapıyor. Birçok hayırsever vatandaşımız hastane yapıyor, yurt yapıyor ama Türkiye sathında görüyoruz ki bazı dernekler "Hayır yapıyorum." kisvesi altında gençlerimizin beyinlerini yıkama çabası içerisindedirler. Çocuklarınızı belki çok geniş imkânlar sağlayan yurtlara verebilirsiniz. Buna kanarak, "Çocuğum orada bedava okuyacaktır, yemesi içmesi o yurda aittir." diyerek çocuğunuzu oraya verebilirsiniz. Ancak o yurdun neler aşıladığını, neler yaptığını bilmezseniz çocuğunuza kötülük yapmış olursunuz. Ben derim ki eğer okullar Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ise, memlekette bir Tevhid-i Tedrisat Kanunu varsa burada okuyan çocuklarımızın kalacağı yurtların da idaresi yine Millî Eğitim Bakanlığına ait olmalıdır.
Hiç sabırsızlık göstermeyin! Siyaset yapmanın ölçüsü var mıdır yok mudur, yakında öğreneceklerdir. Samimi bir şekilde memleket meseleleri ile uğraşmak nedir? İdeolojik mücadele, bölücülük, anarşistlik nedir? Bunlar arasındaki fark nedir? Bunları da öğreneceklerdir![3] 4 Kasım 1982 günü İstanbul'da yaptığı konuşma
Reklam
Beni Atatürk'le kıyas etmeye kalkışıyorlar. Ama hiçbir zaman ben Atatürk olmak niyetinde değilim. Olamam da zaten. O büyük bir adamdı. Dünya çapında bir liderdi. Biz onun koyduğu prensipler üzerinde yürüyoruz. Onun koyduğu ilkeleri muhafaza etmeye çalışıyoruz. Biz onun ilkelerinin muhafızıyız, bekçisiyiz. Binaenaleyh beni Atatürk'le mukayese edince üzülüyorum. Bunun, halkın bana karşı olan sevgisinden geldiğine inanıyorum. Ama benzetmemelerini arzu ederim.
Büyük bir çoğunlukla iktidara gelen ve hükûmet olan Demokrat Partinin almaya başladığı bazı kararlar ve yaptığı icraat, bizim gibi Atatürkçü gençler üzerinde bazı olumsuz etkiler yapmaya başlamıştı.
Biliyorsunuz: Yalancı devrimciler, "Tek yol devrim!" diye ortaya atıldılar; duvarlara, şuraya buraya yazdılar. Evet, devrim vardır ama bu tek yol Atatürk devrimidir! Onun yoludur. Atatürk'ün koyduğu ilkeler komünizme de faşizme de kapalıdır.
Ben 12 Eylül Harekâtı'nın hesabını Türk milletine verdim. Bundan sonra beni tarih yargılar. Mahkeme sorularına cevap vermeyeceğim.
Reklam
Ne olurdu Menderes; tarihî şahsiyet hâline gelmiş ve Atatürk'ün en yakın arkadaşı olan, uzun süre başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış İsmet İnönü'ye gerekli saygıyı gösterse, konuşmalarını daha ölçülü yapsa idi? Zararlı mı çıkardı? Aksine daha da kârlı çıkardı. Ama yapmadı. İsmet İnönü de keza çok ağır tenkitler yapmıyor değildi. Ancak tahrik ediliyordu.
Ben buraya Anayasa konuşmasına geldiğim zaman ramazandı galiba, çok da sıcaktı, su içmiştim. Suyu içtiğim zaman, "Bende riya yok, oruçlu değilim, seferîyim." demiştim. Hakikaten seferîydim, o zaman yine sizler beni alkışlamıştınız. İnsan doğruyu söylemeli.
Bana şahsen her şey söyleyebilirler ancak "12 Eylül Harekâtı yapılmamalıydı." diyemezler. Diyemezler çünkü bu millet bunu istedi.
Benim tutumuma basın da yardımcı olmalı. Din istismarı büyük tehlikeler getirir. Komünizme ne kadar karşı isem yobazlığa da o kadar karşıyım. Hatta yobazlığı daha da tehlikeli bulurum.
İçki masasında Ömer Hayyam'ın şiirlerini okur, Atatürk'ü andığım zamanlarda da Faruk Nafiz'in ve Alaettin Gövsa'nın Atatürk'ün ölümünden sonra yazdıkları o çok güzel ve duyarak yazılmış şiirlerini okurdum. Vatan şairi Namık Kemal'in şiirlerinin ise ayrı bir yeri vardı. Magosa'da sürgünde, zindanda iken karşılıklı olarak şair Hikmet ile birlikte söyleyip yazdıkları vatan şiirini çok sever ve sık sık tekrar ederdim.
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.