Kadınların edebiyat ve toplumsal hayattaki yerini bazı meşhur yazarların eserleri ve düşünceleri üzerinden sade bir dille anlatan bir kitap. Kitapta da değinildiği üzere, kadının toplumda hep geri planda olması, pek fazla söz hakkı tanınmaması, hatta görüşlerinin pek de önemsenmemesi acı bir gerçek.
Yazar, kadınlara hitaben "kendinizin, evrenin belki de en çok tartışılan canlısı olduğunuzun farkında mısınız?" diyerek bizleri bu konu üzerine ciddi bir düşünceye sevk ediyor. Baktığımız zaman tıpkı erkekler gibi kadınların da özgür iradeye sahip bir varlık olduğunu ve yine erkekler gibi duyguları, düşünceleri, hevesleri, hazları, merakları, yaşamın doğal bir sonucu olarak maddi ve manevi açıdan tatmin etmeleri gereken bir ruhları var! Bunun sonucu olarak kadınlar da tıpkı erkekler gibi yazmaya, okumaya, sanatla uğraşmaya, yeteneklerini keşfedip bunun izinden gitmeye,kısacası üretmeye ihtiyaç duyuyorlar. Kadınların bu istek ve ihtiyaçlarından dolayı eleştirilmeleri ya da bu konuda kısıtlanmaları ne kadar doğru acaba?
Dolayısıyla Wolf'un da belirttiği gibi her ne kadar farklı tabiatlara sahip olan iki ayrı güç olsak da 'bir arada uyum içinde ve ruhsal işbirliği içinde yaşarsak ancak normal ve rahat bir ruh hali ortaya çıkar.' Yani "yaratıcılığın gerçekleşebilmesi için, kadın ve erkek arasında bir işbirliği oluşmalıdır. Zıtlıkların birleşimi gerçekleşmelidir." (syf.125)
Özetle geçmişten günümüze dek kadınların toplumdaki yerini ve toplumun kadına karşı olan bakış açısını anlatan. Yer yer de kadın-erkek arasındaki ilişkiye değinen ve mutlaka okunması, anlaşılması gereken bir kitap.