Kitaplığın önüne geçtim oturdum. Bir şiire ihtiyacım vardı ama şiir kitaplarım bitmişti. Ben öyle sanıyordum. Bir baktım son gelenler arasından bir şiir kitabı beni çağırıyor. Okuyum, okumayım derken ilk şiiri ile beni kendine çeken bir kitap ile karşılaştım.
Şairin adını ya da kitabın adını daha önce hiç duymamıştım, burada da denk gelmedim. 23 dakika sürdü okumam. Evet, belki şaire haksızlık sayılacak bir süre ama o kadar güzel ve kendini bulduran şiirler var ki.. Hemen okumak istedim. Uzun uzun dörtlükler yerine daha kısa dörtlük bazen beyitler şeklinde yazılmış dizeler ile karşı karşıya kaldım. Şair öyle beylik laflar etmemiş ya da anlaşılmayan kelimeler kullanmamış. Saf şiirciler gibi bir anlayış içinde diyebilirim. Tam da oturur şairin üzerine bu libas bence. Sıcak, içten, samimi.. Anlatımlarının içinde yüzdüm. Boğuldum dersem yanlış anlam çıkar diye düşünüyorum. Yüzdüm ve bir açıklığa çıktım, orada kendimi buldum sanki dizelerde..
"bu gelen sen misin
içime merdiven dayayıp
beni böyle dışarı çıkaran
çırılçıplak"
Bazen bazı şeyler anlatılamaz, bazı şeyler de çok kolay söze dökülür. Bu gece benim içimi söze döken bu dizeler oldu.
Yeni bir şair keşfetmenin mutluluğu içinde şu dizeler ile bitiriyorum incelemeyi ,
"kendini aynalarda çoğaltan bir şehrin
en çirkin yerlerinde bile ölüm güzelliği yatar
atlarla köyden köye giden gelinlerin
çeyizlerine yağan kar ; tabutlar."
Keyifli okumalar, sayın okurlar.