Bana delik deşik bir yürekle
Pası küfü, çürümeyi söyle
**
Ve bunlardan payına düşeni söyle
Ne kadarı kaldı babandan,
Sen ne ekledin üstüne,
Acının sana getirdiği ürem ne?
Şair bana mutluluktan söz etme
. . .
Sen ey kendiyle yetinen;
Artık suyumuz bulanık,
Bir güneş bile olsa sonunda,
Yolumuz kırık, önümüz karanlık
Ve ağır tuğrası alnımızda
Padişah yalnızlığın,
Ama yine de umudumuz kalabalık.
Sağır bir günün sonunda dilsiz bir gece
Sarıp sarmalıyor seni,
Gökyüzü gıcırtıyla kapanıyor üstüne.
Bak ömrün yarılandı,
Karanlığı kullanmayı öğrenmelisin.
Yazısı akmış ıslak bir sayfa elinde,
Yara bere içinde morarıyor şiirlerin.
.
Yine yol göründü 'yerleşik yabancı' ya,
Bir süre öyle sanmıştım kendimi.
İşte döndüm yeniden yıllanmış bir acıya.
Kulağımda fısıldayan donuk fal sesi,
Dinledim baştan sona ilençli geleceğimi.
Ne çatlak nar var şimdi,
Ne ölgün güz kelebeği,
Ne de bir özrün titreyen sesi.
Ödedim fazlasıyla, borcum yok kimseye.
İncitemez artık kanayan yüreğimi
Geçmişin inatçı çalar saati.
Döndüm yeniden 'gezgin' liğime,
Ardımda sırtlan gülücükleri.
Bir başka şiir için
Kapattım bu uğursuz defteri.
.