"İşte köyden on yumurtayla çıkan çocuğun öğretmen subay mühendis milletvekili hatta Cumhurbaşkanı olabildiği yönetime Cumhuriyet denir evladım"
Bugün size satır satır sindire sindire altını çizerek notlar çıkararak okuduğum bir kitapla geldim.Türkiye'nin 1940_1980 yılları arasında yaşadığı siyasi süreçler ile emperyalizmin eğitimimiz ve toplumumuz üzerindeki etkilerine mercek tutan bir kitap olarak tanımlansada inanın bu ifade çok hafif kalır.Köy enstitülerinin ne zorluklarla kurulduğunu ve nasıl acı bir şekilde kapatıldığını,ülkemizde yaşanan siyasi olayları, kaybolan hayatları, Vecihi Hürkuş'u ,Sümerbank'tan tutunda Devrim arabalarının gerçeklerini,o zamanlarda yaşayanların sadece o dönemde değil yıllar sonra bile etkilerini acılarını olayların iç yüzünü ,Atatürk'ün bu ülkenin gerek o zamanki gerek gelecekteki gençlerini evlatlarını köylüsünü kentlisini nasıl düşündüğünü yaptığı fedakarlıkları gözleriniz dolarak okuyacaksınız. Okudukça günümüzde hala maalesef eğitimde siyasette yaşanan olaylarla kıyaslayınca dedimki hala gençlerimiz nasıl heba ediliyor. Ne kadar yetersiz geliyoruz dedim.Bu eser çok yoğun araştırmalar yapılarak emek verilerek yazılmış. Sadece bir roman gözüyle bakmak haksızlık olur. Tarihimize geçmişimize tüm gerçekliği ile tarafsız olarak değinilmiş.Biz okurların belkide bazı olaylara farklı gözle bakmasını sağlayacak bir eser. Ayrıca Sabia,Fikret,Tarık, Mehmet ilede tanışıp onlarında hayatlarını bazen içiniz sızlayarak bazen yüzünüzde tebessüm bazen gururla okuyacaksınız.
Keşke Yakın tarihimize ışık tutan ,irdeleyen,bazen eleştiren,okurunu da o yıllara götüren, yaşatan bir kitap.
Köy Enstitüleri'nin