Keşke Hiç Olmasaydık kitaplarını, Keşke Hiç Olmasaydık sözleri ve alıntılarını, Keşke Hiç Olmasaydık yazarlarını, Keşke Hiç Olmasaydık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Var olmanın zararlı olduğunun kabul edilmesi birçok kişi için oldukça güç bir sonuç. Çoğu insan kendi varoluşuna hayıflanmıyor. Çoğu insan hayattan zevk alıyor ve var olduğu için mutlu. Fakat bu değerlendirmeler tam da saydığım nedenlerden dolayı yanlış. Kişinin hayatından zevk alması, var olmanın var olmamaktan daha iyi olduğu anlamına gelmez; çünkü eğer kişi dünyaya gelmeseydi, o hayattan Alınan zevklerden mahrum kalan kimse olmayacaktı ve hazzın yokluğu kötü olarak nitelendirilmeyecekti. Diğer taraftan eğer kişi hayattan zevk almıyorsa varoluşuna hayıflanması da doğaldır. Bu durumda, kişi dünyaya gelmemiş olsaydı, yaşadığı hayatı sürdüren ve acı çeken bir varlık da olmayacaktı. Bu, Hazzı tecrübe edecek kimsenin yokluğunda bile "iyi"dir.
Eğer dünyada hiç insan olmasaydı, acı miktarı büyük ölçüde azalırdı. Mizantropik argüman bu uç noktaya getirilmese bile en azından insan nüfusunun radikal biçimde azaltılmasını savunmak için kullanılabilir.
İnsanlığın sonlanması dünyadaki acıyı epey azaltsa da tamamen ortadan kaldıramaz. Geriye kalan hissedebilen canlılar acı çekmeye devam eder ve onların da dünyaya gelmesi hala zararlı olabilir. Mizantropik argümanın bu kitapta sunduğum argümanlar kadar ileri gitmemesinin nedenlerinden biri de bu. Sunduklarını, insan türüne karşı antipatiden değil, hissedebilen tüm canlılarla empatiden kaynaklanıyor. Dahası, insanlar filantropik argümanlara karşı direnç gösterseler de, mizantropik argümanlara daha da fazla direnç göstereceklerdir. Fakat mizantropik argüman, filantropik argümanla uyumsuz değildir.
Var olmanın her zaman zararlı olduğu görüşünü insanların benimsemesi düşük bir ihtimal. Çoğu insanın çocuk yapmayı bırakması daha da düşük bir ihtimal. Tam tersi, görüşlerim büyük ihtimalle görmezden gelinecek ya da reddedilecek. Bu da, şimdi ve insanlığın sonuna kadar geçecek sürede büyük oranda acıya sebep olacağı için, filantropik bir tepki olarak değerlendirilemez. İnsanlara karşı kötülük barındırdığı da söylenemez, fakat var olmanın zararlarına karşı kişinin kendini kandırmasıyla ortaya çıkan kayıtsızlığın bir sonucudur.
Tabii ki intihar edilmesi yönünde genel bir tavsiyede bulunmuyorum. İntihar da diğer nedenlerle ölüm gibi, ölen kişiden yoksun kalan insanların hayatlarını çok daha kötü hale getiriyor. Kişinin intihar etmesinin ona yakın olanların hayatı üzerinde oldukça menfi bir etkisi oluyor. Bir Epiküryen kendi ölümünden sonra neler olacağıyla
İnsanlık ne zaman sona ererse ersin, son insanlar ciddi bedeller ödeyecek. Ya öldürülecekler ya da azalan nüfus ve sosyal altyapının çökmesi sonucunda yaşamları giderek güçleşecek. Diğer koşullar sabitken, bu durum daha geç bir zamanda gerçekleşirse, bunun bir kazanımı olmaz. Aynı derecede acı çekilir. Fakat soyun daha erken tükenmesi halinde telafisi mümkün bir bedel var -şimdiki nesille son nesil arasındaki zaman da yaşayacak olan yeni nesillerin ödeyeceği bedel-. Bu yüzden, soyun daha erken tükenmesi için sunulan gerekçeler güçlüdür.
En iyi ihtimalle, sınırlı sayıda insanın dünyaya getirilmesi "Soyun Aşamalı Tükenmesi" kısmındaki tartışmanın da gösterdiği gibi, soyun aşamalı tükenmesi planının bir parçası olarak meşrulaştırılabilir. Böylece, son neslin kaderini paylaşacak insanların sayısı şu andaki milyarlardan çok daha aza indirilebilir. Fakat insan nüfusunun, hızlı nüfus azalma oranının bedelleri olmadan yeterince hızlı bir şekilde düşürülüp, son insanların sayısının aradaki nesillerin göreceği zararı önleyecek
kadar az olup olamayacağı sorusuna cevap vermek kolay değil. Cevap ne olursa olsun, birkaç nesil içinde soy tükenmesinin sayısız birçok nesil sonra gerçekleşecek soy tükenmesine kıyasla daha tercih edilir olduğunu söyleyebiliriz. Soyun erken tükenmesi bazı insanlar için daha kötü olabilir fakat genel anlamda daha kötü olduğu sonucuna ulaşamayız.
bugün nüfusa dair yaşam kalitesiyle ilgili karşılaştığımız sorunlar, nüfusun azaltılmak yerine çoğaltılmasından kaynaklanır. Ve nüfus artış hızı düşseydi ya da nüfusun kendisi aşamalı olarak azalmaya başlasaydı bile bu durum yeterli olmazdı. Sadece, nüfusun büyük bir hızla azaldığı ya da insan sayısının bin yıl önce aşmış olduğumuz sınıra indiği durumlarda halihazırdaki zarar miktarını azaltmak için dünyaya yeni insanlar getirilmesi konusu düşünülebilir. O noktaya çok uzağız.
Azalan nüfusun yaşam kalitesini düşürebileceği başka bir durum da, bir neslin bir öncekinden görece daha az sayıda olması değil, yeni neslin sayısının birden çok eşikten birinin altına düşmesidir. Böyle durumlarda, nüfusun mutlak (sadece görece değil) hacmi o kadar küçüktür ki, yaşam kalitesi düşer. En düşük eşikteki uç bir örneği düşünün: Adem
insanlar, dünyaya daha fazla mutluluk katkısında bulundukları için değerli değillerdir.Tam tersi, ilave mutluluk, insanların hayatını iyileştirdiği için değerlidir.
Kendini gerçekleştirmiş mutlu bir felçli insanın yaşam kalitesi, kendini gerçekleştirememiş, mutsuz ama fiziksel olarak engelsiz bir atletin yaşam kalitesinden daha yüksek olabilir.