Evet, bir seriye daha bilmeden güzel devam etmişiz. Şöyle ki kitap daha doğrusu karakterler mi desem bir tanıdık geldi ve bir de baktım ki Bay Mercedes – Kim Bulduysa Onundur – Son Nöbet olarak 3 kitaba ayrılmış. Bay Mercedes’i önceden okumuştuk, Son Nöbet’i ise ay sonuna doğru okuruz sanırım.
Kitabın hikayesi aslında çok güzel. İsim hikayesi yani. Morris Bellamy’nin 1978’de yaptığı bir hırsızlık ve o değerli yazıları gömdüğü bir ağaç. Daha sonra bu kişi hapse girecek ve Peter Saubers adında bir çocuk bunları bulur ve sonuç bellidir: bulunanı Kim Bulduysa Onundur!
Yine bununla alakalı bir diğer kısım ise, aşk acısı çeken ve bu yüzden çöken (öz gardaşımdır kendisi) emekli polis Bill Hodges ve onun açtığı kitapla aynı isimdeki ofistir. Bay Mercedes adıyla ünlenen Brady Hartsfield ise komadan çıkmış, hastanede ama eski halinden uzaktır.
Kitap aslında bir devam kitabı değil de daha çok geçiş hikayesi gibi. Yani ilk kitap okunmasa da anlaşılabilir, çok bir kaybınız varmış gibi hissettirmez sizlere. Yani aslında bunun bir diğer nedeni de geçiş kitabı olması nedeniyle biraz sıkması. Biraz dediğimde yani son 100 sayfa hariç ortalama bir Norveç romanı tarzında geçiyor. Stephen King ile pek uyuşmayan bir tarz olunca insan bunalıyor haliyle. Gene de sayfalar yağ gibi kayıp gidiyor. Okuması çok zevkli, çok...
Final ise oldukça sağlamdı. Diğer kitabı bile daha okumadan merak etmeme ve heveslenmeme yol açtı. Bu yüzden yazarın ve bir o kadar da yazarı anlamamıza yardımcı olan çevirmenin ellerine sağlık diyor, iyi okumalar diliyorum efendim..