Hammond Innes dilimize çevrili tek kitabı bulunan (en azından derinlerden çıkarana kadar) tek yazar ve kitabında biraz Camilla Lackberg tarzı görülüyor. Yani, bu nedir? Şöyle ki, bir olay örgüsü var ama olay örgüsü o kadar geri plandaki günlük yaşayış ön plana çıkıyor ve sizi sıkıyor bir yerde, olay ne kadar güzel olsa da. Mesela ben Altın peşinde koştuklarını en sonlarda anladım, ondan evvel film çekimi, senaryo yazımı üzerinden kayak tatili üzerinden yürüyen bir olayken Altın üzerinde odaklanan ve birkaç cinayet işlenen kitap oldu.
Kitap ortalamanın da altında hani bazen eskiler de çok güzel olmuyor. Bir kıyas yapıp rencide ortamı çıkarmak istemiyorum o yüzden isim vermeyeceğim ama. Nerede sanat müziği söyleyen, nerede hippi dedikleri. Hangisi beyefendi. Arada böyle kötüler de olabilir, sağlık olsun. Gerçi kötü değil sadece günlük anlatır gibi anlatılması ve olay örgüsünün geri plana atılması hoş olmamış.
Cümleten mutlu sabahlar, keyifli okumalar dilerim. Esen kalın, kitapla kalın efendim..