İsmail Güzelsoy'la tanışma kitabım oldu ve tek düşündüğüm ben niye bu yazarla daha önce tanışmamışım oldu. Yazarın yayınlanan birçok kitabı olmasına rağmen ki Doğan Kitap tarafından yayınlanıyor, neden göz ardı etmişim anlayamadım.
Kitaba gelirsek; kitap su gibi akıyor öncelikle. Yazar sanki bir masal anlatıyor bize kendimizi kaptırıyoruz, kıpırdanmadan kitaba bırakıyoruz kendimizi. Diline, kurgusuna hayran kaldım resmen büyüledi beni. Ana karakterimiz Settar'ın kim olduğunu anlamaya çalışıyoruz kitabın sonuna kadar, gizemlerle dolu bir kitap. Settar ilk sayfalarda yetim olduğunu anladığımız bir çocukken sonra olaylar birden apayrı noktaya evriliyor. Kıyamet kopmasına sayılı günler kaldı desem? Bu senaryoyu illa düşünmüşümüzdür. Kitapta da o kadar güzel ele alınıyor ki. Özellikle çocukların Münker ve Nekir olduğu ahiret sorgusunu rol oynadıklarını bahsettiği o birkaç cümlelik kısım gülümsetti. Bu kıyamet kargaşasının ortasında Settar ailesini, kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Gerisini okudukça siz öğrenin :) Kesinlikle okuyun dediğim kitaplardan oldu. Hatta bence Öksüz Ağaçların Çobanı, Çıt Yok'u önce okuyup Kıpırdamıyoruz'u sonra okuyun. Çünkü İsmail Bey birbiriyle bağlantılı kitaplar olduğunu belirtti, ben diğerlerini okumadığım için tam yorum yapamasam da en yakın zamanda okuyacağım.
İsmail Güzelsoy'un bu yıl edebiyatta 20. yılıymış, daha nice yılları olsun.