Kıraat İlminin Kur'an Tefsirindeki Yeri ve Mütevatir Kıraatların Yorum Farklılıklarına Etkisi

İsmail Karaçam

Kıraat İlminin Kur'an Tefsirindeki Yeri ve Mütevatir Kıraatların Yorum Farklılıklarına Etkisi Sözleri ve Alıntıları

Kıraat İlminin Kur'an Tefsirindeki Yeri ve Mütevatir Kıraatların Yorum Farklılıklarına Etkisi sözleri ve alıntılarını, Kıraat İlminin Kur'an Tefsirindeki Yeri ve Mütevatir Kıraatların Yorum Farklılıklarına Etkisi kitap alıntılarını, Kıraat İlminin Kur'an Tefsirindeki Yeri ve Mütevatir Kıraatların Yorum Farklılıklarına Etkisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kur'an-ı Kerim, anlaşılmak, getirdiği prensipler üzerinde iyice düşünmek ve gereğince de amel etmek için indirildiğini haber veriyor. Bu ayetlerden bir kaç örnek veriyoruz: Sâd suresi, 38/29 Muhammed suresi, 47/24
Kur'an-ı Kerim'in nazmında hafa (gizlilik) bulunan lafızların dereceleri, hafî, müşkil, mücmel, müteşabih olmak üzere 4 kısma ayrılmıştır. Tefsir ilmi bu dört unsurdan hafî, müşkil ve mücmel ile meşgul olur. Bunlardan hafî ve müşkil olanlar, incelemek ve asıllarına müracaat etmek suretiyle tefsir olunabilirse de, "mücmel" in tefsiri, ancak o kelamın sahibinin beyanına ihtiyaç gösterir. Bundan dolayı Kur'an-ı Kerimdeki hafî ve müşkilleri - ancak- dirayet ve ictihad sahibi alimler izah edebilir. İşte bu beyan ve izaha tefsir denmektedir. Fakat asıl tefsir, mücmellerin tefsiridir ki, bu da mücmil (mücmeli söyleyen) in beyanı ile mümkün olabileceğinden, Allah veya Rasülünün beyanıyla yapılabilir. İşte tevkîfî olan ve nakle ihtiyaç gösteren hakiki tefsir budur. Diğerlerine ise tefsirden çok te'vil demek daha yerinde olur...
Reklam
Tefsir ilmi terminolojisinde çok kullanılan deyimlerden biri de "meâl"dir. Meâl kelimesi, te'vîlin alindıği (اوْل) kökünden mimli masdardır. Bir şeyin sonunda varacağı yer ve gaye mânasina mekân ismi de olur ki, te'vîlin sonucu ve neticesi demek olur. Ayrica fark bir şeyin kayulaşıp katılaşmasına, davarın yaşlanıp arıklaşma ve bir nesneyi eksiltmeye de meâl denmektedir. Istilahta ise meâl, bir kelâmın mânasinı her yönüyle aynen değil de, biraz noksaniyla, sonucuna göre ifade etmeye denmekte dir. Kur'an Kerim, lâfiz ve mânası yönünden Allah kelâmı olduğu icin bu mu’ciz kelâmın tam bir tercemesi yapılamamaktadir. Onun sadece beşer gücü ve kudretince, mümkün mertebe aslina yakın bir sekilde, noksanlarıyle birlikte tefsirî tercemesi yapılabilmektedir. Şu kadar var ki, yapılan işteki insan aczi ve Kur'an'ın büyüklüğü karşısında duyulması zaruri saygıdan dolayı ‘kuranın tercemesi’denmekten çekinilmiş ,terceme sözcüğü yerine daha ılımlı ve munis “meal “ kelimesi kullanılmıştır
kendime not
Tarihi seyri içerisinde de ulûmu'l-Kur'ân (Kur'an ilimleri) nin iki ayrı kolunu teşkil eden Tefsir ve Kıraat ilimlerinin, daha çok, birbirinden müstağni çalıştıklarına ve geliştiklerine şahit olduk. Ancak lüzum hissettikleri zaman ve gereği, ne derece ilgi istiyorsa, o kıstasta bir yardımlaşma bahis konusu olmuştur. Diğer yönden tefsirlerimizde, ayetin manasına veya yorumuna, müfessirin kendi tercihi paralelindeki görüşüne medar olacak kıraatler tercih edilmiştir. Çoğu müfessirler, bu kıraatların sıhhat derecesini bile nazar-ı itibare almamıştır. Yeter ki onun fikrini takviye veya te'yid etmiş olsun. Hele meseleyi bir de mezhep taassubu veya tarafgirliğine indirgeyecek olursak, durumun daha kötü boyutlara ulaştığını görmemiz mümkündür. Mesela Mu'tezile mezhebi saliklerinin pek çok mütevatir kıraati terkederek, kendi görüşlerini te'yid ediyor diye şâz kıraatleri, caiz olmadığı halde, tercihe kalkışmaları bunun sadece ufak bir örneğidir.
Sayfa 13 - Misal için, Zemahşeri, Tefsirul Keşşaf 1. 438-439ve Zehebi, et-Tefsir ve Mütessirun 1. 377 vdKitabı okuyor
Tefsir, beşeriyeti ıslah etmek, insanlığı kurtarmak ve alemi aziz kılmak için inmiş olan bu ulu kitabın ihtiva etmiş olduğu kıymetlerin ve hazinelerin anahtarıdır.
Sayfa 43 - Zerkânî, Menâhil, 1,474Kitabı okuyor
kendime not
Yine Tecvit ilminin geniş konularından biri olan "Vakıf ve ibtida", tamamen Kur'an'ın manasını anlamaya dayanan bir bölümdür. Kıraat imamımız Asım (öl. 128/745) ın da dahil olduğu bir grup alim, vakf ve ibtida da esasın, kelamın hem mana, hem de lafız itibariyle tamam olmasını şart koşarak, kıraatten maksadın tamamen Kur'an'ı anlamak olduğuna işaret etmişlerdir.
Sayfa 26 - İbn-i Cezeri, en-Neşr I. 283Kitabı okuyor
Reklam
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.