Halil Cibranla tanış oldum...
"Işık bir lamba için neyse kadın, bir ülke için odur." diyor Cibran kadınlarımızın değeri ve öneminin fazlasıyla altını çizen bir o kadarda çektikleri çileyi anlatan eserini keyifle ve bir solukta okudum....
Doğulu toplumlar da ne yazıkki dönem dönem kadına verilmeyen değer bir eşya gibi kadının iradesi, hisleri hiçe sayılarak onun ait olmadığı ve istemediği yaşamalara hapsedilişini görüyoruz..
Cibran ; "Doğuda insanlar, açgözlülükleriyle ülkelerini yakıp yıkan, komşularını parçalayan kurtlara ve kasaplara pek bir güvenirler" diyerek aslında celladına aşık olan hatalarından ders çıkarmayan bu coğrafyanın temel hastalığınıda ortaya koyuyor..
Aşk hürriyet ve mahkumiyet olarak tanımlanabilir bu esere göre...
Sevdiğimiz biriyle kavuşamamışken ve onun ızdırabını tüm benliğinizde hissederken onun derdine derman olmaya çabalarız ve bu bizi hem gülün güzelliği hemde dikenin acısıyla yoğurur..
Yazarın anlatımı sizi bu aşk ve ızdırap serüveninde sürükleyici bir biçimde içine çekiyor..