Kırım Harbi Sonrasında İstanbul

Baronne Durand de Fontmagne

Kırım Harbi Sonrasında İstanbul Quotes

You can find Kırım Harbi Sonrasında İstanbul quotes, Kırım Harbi Sonrasında İstanbul book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
“Politikanın ne yükseği, nede alçağı dürüst insanlara göre değil. ... Politika daima aldatan bir metresten farksız.”
Sayfa 216 - Tercüman
“Türk askeri savaşırken, silahının ucunda cenneti gördüğü için cesurdur.”
Sayfa 64 - Tercüman
Reklam
Bir Doğu atasözü şöyle diyor: "Oturmak yatmaktan evlâdır, ölüm ise yatmaktan yeğdir".
İstanbulun Asya tarafındaki birçok köye daha çok balıkçılar yerleşmiş, Boğaz'da sık sık balık avlanan hoş görünüş­lü yerlere rastlıyoruz. Bunlar, tepesinde gelenleri göz­leyen balıkçının sığındığı küçük bir kulübe bulunan çok büyük birer merdiveni andırıyor. Bu civarda en çok kılıçbalığıyla uskumru tutuluyor. Balıkların pul­ları güneş altında sedef gibi parlıyor. Balık öylesine bol ki. penceremden bakarken, bir balıkçının tek başına kı­sa bir zamanda koskoca bir sepeti doldurduğunu gözleriimle gördüm. Bu bolluk en çok sonbaharda balıklar Karadeniz'in soğuğundan kaçıp Ege'ye doğru akarken, bir de ilkbaharda geri dönerlerken oluyor. Boğaz'da çoğu zaman gemilerin peşinden giden ve suyun üzerin­ de zıplayan yunus balıklan da görülüyor.
Türkiye'de bekârlık iyi gözle görülmüyor. Evlenmek­te geç kalan erkek çevresinde pek tutulmuyor. Hatta bekâr adamın bazı semtlerde oturmasına da müsaade edilmiyormuş.
“ Şehir denize doğru ilerliyor, dalgalar ancak dizlerine ulaşıyor... Mehtap kadar güzel bir kadını andırıyor, belinde duvarlardan örülü bir kuşak... Kimse cennet için bile olsa İstanbul’u terkedip gitmez. Kalesinin burçları ve duvarları göğe uzanıyor, orada insanlarla melekler kucaklaşıyor... Deniz onu iki yandan masmavi bir kuşak gibi sarmış... İstanbul şehirlerin en güzeli”
Sayfa 48 - Tercüman
Reklam
Fransız sefaretinde en sık görülen Türkler, Dışişleri Bakanı Alî Paşa ile Fuad Paşa'ydı. M. Tlıouvenel ile yakın dostlukları vardı. Âlî Paşa önce Paris, sonra Londra sefiri olmuş, birçok kere sadaret makamında bulunmuş, Paris'teki Kongre'de Türkiye'yi temsil et­ mişti. Bu devir Türkiye'sinin en değerli devlet adamla­
Halk, bir yıla yakın bir zamandan beri askerin maaşı verile­mezken, düşüncesiz ve sınırsızca yapılan bu harcamaları tasvip etmiyor. Hükümdar ise söylenenleri duymamazlıktan geliyor. M. Thouvenel: "Padişah boğulan, ama geç kaldığı için yardım istemeyen bir adama benziyor" diyordu. Herkes ağabeyisi Abdülaziz'in onu saf dışı bı­rakmasını bekliyor. Halk Abdülaziz'e "Acımasız" oldu­ğu için ümit bağlıyor. Haydi hayırlısı, Türkler korku yaratan hükümdarları tercih ediyorlar. Abdülmecid on­lara fazla iyi ve yumuşak geliyor. Söylentiye göre; şey­hülislâm, serasker ve sadrıâzam birleşerek padişahı tahttan indirebilirlermiş. Sonunda da hükümdar sürgü­le gönderilirmiş.
Bir İstanbul sözü var,şöyle diyor:"Yanan evlerin ye­niden yapılması için harcanan para ile İstanbul'un her evi altın çivilerle inşa edilirdi."
Plutarhos'da okumuştum, şöyle diyordu: "En güzel kara yolculuğu sahilden yapılandır; en güzel deniz yol­culuğu ise kıyıları yalayarak sürdürülendir".
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.