Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb

Cemil Meriç

Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb Gönderileri

Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb kitaplarını, Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb sözleri ve alıntılarını, Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb yazarlarını, Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendisi ile konuşan insan hem ‘ben’dir, hem de ‘sen'.
"Şimdi dünyadayız. Aldananların, inananların, dövüşenlerin dünyasında.."
Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb
Kırk Ambar 1: Rümuz-ül Edeb
Reklam
İmanını kaybeden bir müslüman aklını da, vicdanını da, insanlığını da kaybetmiştir. Putperestlerin en sefilidir. Sloganlara tapan bir putperest...
Sayfa 359Kitabı okudu
...Evet, Karamazof, Tanrı'nın olmadığını yetkili bir ağızdan işitince ağır bir yükten kurtulmuş gibi sevinç duyar. Demek dünya nimetlerinden daha rahat, daha korkusuz kām alabilecek. Ama...
Sayfa 359Kitabı okudu
Nietzsche "Tanrı öldü" diye haykırdığı zaman Avrupalı gülümsemişti. Tanrı'nın çoktan öldüğünü Zerdüşt yazarın- dan başka duymayan kalmış mıydı ki? Hıristiyanlığın Tanrı'sı dünya işlerine karışmıyordu, bir mavera yöneticisiydi sadece. Avrupa Demokrit'lerden beri tanrıların insanları terk ettiğine inanır. İsa'nın tahtında Rönesans'tan bu yana Promete vardır. Tanrı, Ingiltere hükümdarı gibi, dekoratif bir varlık, bir remiz veya bir hatıradır. Insan münasebetlerini akıl düzenler. İslâm ezeli hakikate, yani vahye teslimiyettir. Akıl, ilâhî iradeyi anlamak ve anlatmak için bir vasıta. İslâmiyet en yırtıcı kavimleri, en rahim, en âdil cengåverler payesine yükseltmiş. Kurdu kuzulaştırmış. Allah korkusuna dayanan bir medeniyet Allah korkusu kalmayınca bedeviyetlerin en sefili olmaz mı?
Sayfa 359Kitabı okudu
Ne olursa olsun, yaşadığımız dönemin bir özelliği var korkunç bir samimiyet. Birçok genç inanmış oldukları değerlerden yüz çeviriyor, onları yok farz ediyor. Bugünün nesli artık ne katılmadığı bir dinle tartışmaya yanaşıyor, ne bu dine dayanan bir ahlâkla, ne bu ahlâktan doğan bir şeref anlayışıyla. Günün birinde inanınca da, baştan başa değişiyor hayatı. Her şeyi yeni inancına göre düzenliyor. İnanmıyorsa düpedüz inanmıyor.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
Kitapların da, insanlar gibi alınyazıları var; garip ve anlaşılmaz alınyazıları.
İlim de büyük bir rol oynar hümanitarizmin gelişmesinde; asırlık hurafeleri ortadan kaldırırken, insanla insan arasındaki farkların da kökünü kazır. Onsekizinci asırdan beri az çok şüphecidir ilim. Şüphenin olduğu yerde taassup ve zulüm barınamaz. Bununla beraber ondokuzuncu asırda, ilim, hümaniter prensiplerin hem lehinde kullanılacaktır, hem de aleyhinde. Evet, tıpla cerrahlık, maddî acıları gidermek için sayısız hizmetlerde bulunur. Tatbikî ilimler insan konforunu geniş ölçüde arttırır. Fakat Malthus'la Darwin'in 'hayat için mücadele' nazariyesi hümanitarizmi baltalar. Sanayinin emrine giren ilim, aşağı sınıfların yarasına tuz biber eker. Savaşa tatbik edilen ilim, insanlığın felaketine sebep olur.
Sayfa 101Kitabı okudu
Tektanrılı bir din olan İslamiyet için de insanın amacı ebediyettir. Kulun hayatı bu dünya ile sınırlı değildir. Ama İslâm arza da damgasını vuracak ve bir mümin olarak insana dünyada yaraşır bir düzen kuracaktır. O da bu yönüyle "hümanist".
Biz Rönesansı yaşamadığımız için mi hümanist olamadık? Unutmayalım ki Rönesans, tarihi bir gerçekten çok, bir Italyan miti. Düşüncede yeniden doğuş ve atlayış olmaz. İslâmiyet'te kilise de yok, Allah'la kul arasında herhangi bir aracı da. İslâm düşüncesi hangi baskıya karşı direnecek, bağımsızlığını kime ispat edecekti?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.