Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık

Cemil Meriç

Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık Posts

You can find Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık books, Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık quotes and quotes, Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık authors, Kırk Ambar 2: Lehçe-t-ül Hakayık reviews and reviews on 1000Kitap.
Ne var ki, şimdiye kadar tanımlandığı şekliyle, terakki, "hürriyetimizin bir göstergesi değil, köleliğimizin bir belirtisi olmuştur. Peki o zaman terakki bir vehim midir?"¹
Sayfa 413 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
... Uçlar giderek birbirine dokunmaktadır: Ferdiyetçilikle devletçilik giderek aynı sonuca varmaktadır. Devletçiler, sosyal bütünleri, büyütülmüş bir fert olarak düşünür, devletin iradesi tek sosyal bağ olduğundan, devletçilik aşırı bir ferdiyetçiliktir. (...)
Sayfa 412 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Reklam
Hegel'de tezle antitez, sentezin içinde erir. Oysa Proudhon'a göre bir sentez söz konusu olamaz, tezle antitez ancak bir dengeye varabilir. Bir denge de başka dengelerle karşılaşarak yeni dengelere yol açabilir. "Bir elektrik pilinin pozitif ve negatif kutupları nasıl birbirlerini yok etmezlerse, tezle antitez de birbirinin içinde erimezler. Mesele onları kaynaştırmak değil aralarında bir denge kurmak, daima değişen bir denge... Hegel'in formülü yanlıştır, üç terim yoktur, iki terim vardır ve antinomi çözümlenemez, ya sallantıda kalır ya da dengeye elverişli bir antagonizma meydana getirir."¹
Sayfa 410 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Realite mahiyeti icabı girifttir: Somutta basit yoktur. Gerçeğin akışını bütünüyle kavramak için tek geçerli metot vardır: Sentezleri bir yana iten antitezler diyalektiği. Sosyal realite, daha geniş bir ifadeyle beşeri realite, sonsuz bir diyalektik hareket içindedir. Bu akışı bütün kıvrımlarıyla izlemek için diyalektik bir ampirizme ihtiyaç var.
Sayfa 409 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Avrupa'ya hâkim olan bazı yanlış fikirler var, bunlar otoriter rejimlerin ideolojilerinden daha tehlikeli. Bu yanlış fikirlerin başında milliyetler prensibi geliyor. Milletleri içinden çıkılmaz zorluklarla baş başa bırakan, savaşları meşrulaştırmak için kullanılan bir prensip... Olası tehlikeler Orta Avrupa'dan çıkacaktır Proudhon'a göre, çünkü Orta ve Doğu Avrupa'da, "en az on, on iki kadar bölge var ki aralarında kabul edilebilir bir sınır çizmek, halkı tek bir milletten oluşan bir devlet kurmak mümkün değil..."¹
Sayfa 404 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
1859'da hazırladığı ama tamamlamadığı bir çalışmasında savaşa karşı tutumunu ortaya koyar. Proudhon'a göre, imparatorluk Fransa'sı varlığını sürdürebilmek için, kamuoyunun dikkatini savaşlarla dağıtmak telaşındadır. Üstelik kendilerine cumhuriyetçi diyenler, demokratlar, genel oydan yana olanlar, İmparator gibi düşünmekte, ne pahasına olursa olsun barışı savunmaları gerekirken, savaş çığırtkanlığı yapmaktadırlar.
Sayfa 402 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Reklam
... Ne var ki özgürlük de otorite de soyut birer kavram değil tersine canlı ve şuurlu birer kuvvet, ne özgürlükten vazgeçebiliyor insanlık ne otoriteden. Sosyal dengeyi kurmak için her zaman otoriteye ihtiyaç var. Hukukun egemen olması, bu arada kadın ve çocuk haklarıyla aile reisinin hakları arasında bir denge kurulması için de, her zaman özgürlük şart.
Sayfa 401 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Ne var ki, adalet yolunda atılan her adımın, gerçekleştirilen her terakkinin, ulaşılan her merhalenin arkasında, başka dengesizliklerle karşılaşırız. Yok olan bir dengesizlik bir başkasını ortaya çıkarmaktadır ve bu sonsuza kadar böyle devam edecektir.
Sayfa 397 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
... Adalet, insan haysiyetine duyulan saygıdır, uğrunda her türlü tehlikeye göğüs gerilmesi gereken bir sevgi ve bir ülkü.
Sayfa 396 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Proudhon'a göre, adalet ahlâktır. Adalet, düşüncenin ve hürriyetin başlangıç noktası. Din ise adaleti öldürür. Evet, Kilise bir zamanlar insanlığın hocası olmuştur ama artık rolü bitmiştir. Tanrı insan işlerine karışmamalıdır. "Tanrı şerdir", "bizatihi kötü olduğundan değil, bizatihi kötü olan ne var ki, kötüdür, çünkü insan işlerine karışması hep kötülükler doğurmaktadır". (...)
Sayfa 396 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Reklam
Toplumların ilerleme ölçüsü, endüstrinin gelişmesi ve aletlerin tekâmül derecesidir. Bu da emeğin örgütlenmesine bağlı. "İktisadın kanunları tarihin kanunlarıdır". Emek toplumların ekonomisini şekillendirir, proletaryayı kurtarır, milletleri zenginleştirir veya fakirleştirir. Devrimlerde rol oynar emek, siyasî rejimleri tayin eder. Smith'den beri yalnız üretim, mübadele ve kredi ile uğraşan iktisat, hakikatte atölyenin ve hükümetin örgütlenmesi, genel eğitim, ailenin kuruluşu, toplumların idaresi gibi konuları da kucaklar. Emek cemiyetin plastik gücüdür, sosyal gelişmenin çeşitli aşamalarını tayin eden ana düşüncedir, toplum yaşayışının iç ve dış organizmasıdır.
Sayfa 383 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Dipnot
... İlk defa işçilerin menfaatlerinin her şeyden önce birleşmekte olduğunu, Marx'tan evvel, 1843 yılında söyleyen Peru asıllı Fransız bir kadın oldu: Flora Tristan. Gauguin'in büyükannesi olan bu kadın aynı yıl ilk İşçi Birliği'ni kurdu. İngiliz trade-union'larını Fransa'da işçi yardımlaşma dernekleri izledi. 1830-1840 arasında işçiler gündeliklerinin arttırılması ve daha iyi şartlar altında çalışmak için grevler yaptılar.¹
Sayfa 377 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Kişinin yaşayışı bakımından hürriyet, kişinin kendi kendine söz geçirmesidir, kendi kendine, yani iradesini engelleyen güdülere, sorumsuzluğa, cehalete ve çılgınlığa. Bunun için elimizde tek silâh var: Akıl. Tabiata karşı savaşımızda ilim ne ise, kişiliğimizi fethetmemiz için de akıl o.
Sayfa 360 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
... Spinoza haklı: Hürriyet zorunluluğun şuuruna varmak, dış engellerden kurtulmak için bu zorunluluğunun şuuruna varmak, dış engellerden kurtulmak için, bu zorunluluktan faydalanmaktır.
Sayfa 359 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Kadını mutlu etmek, hem erkeği hem de toplumu mutlu etmektir.
Sayfa 533Kitabı okudu
743 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.