Sadece ölüler kendisini ziyarete gelene bir şey ikram edemez. Ben sağ ve sıhhatli bir adamım. Misafirlerime ikram etmekten mutluluk duyarım. Buyrun, demiş.
Bir canavara dönüştü o artık. Kartal kadar keskin gözlerle gören, jaguar kadar güçlü, tilki kadar kurnaz ve yılan kadar bilge bir canavar. Biz hayvanlar sadece bir başka hayvan için tehlikeliyken o hepimiz için tehlike artık... Fakat onun bu hali aynı zamanda ona verilmiş cezadan başka bir şey değil. Doymayan bir ruhu olacak onun... İçine ormanları, denizleri ve gökyüzünü de atsak doymayacağı kadar büyük bir boşluk olacak ruhunda. Bu sebeple onunla yolumuzu ayırma vakti geldi.
O günden sonra ormanın ruhu acı bir sarmaşığı kusarcasına kustu insanoğlunu.
Kırk olsun dedik sayısı... bizim kırk masalımız olsun. Çünkü masaldaki haramilerin sayısı kırktı. Yolculuklar kırk gün kırk gece sürüyordu. Sabretmek için kırk yıl beklemek gerekiyordu. Bizim kırk masalımız olsun, kırk milletten, kırk memleketten, hatta kırk inanç sisteminden, kırk dinden, kırk mezhepten masalımız olsun. Kırk yıl ugraşıp kırk kağıda yazalım. Kırk kitap yapıp kırk halka dağıtalım. Her birini kırk kişi okusun, herkes kırk kişiye anlatsın. Kırk çocuk dinlesin, kırk rüya görsün. Her rüya kırk kişiye anlatılsın, dinlemesi kırk yıl sürsün...