Kitabı okumaya bir kitap evinin cafesinde başladım. Bin pişman oldum...
Çünkü ilk bölümlerde salya sümük ağladım.
Baba konusunda hassas noktalarınız varsa muhtemelen sizde aynı durumda kalacaksınız. Bulunduğunuz ortama dikkat edin derim.
Sonra,düşündürmeye başladı. Dede-baba-ogul 3 kuşak ilişkisini anlatırken. Bu ilişkilerin birbiri arasında olan ve olması gereken ilişki şekillerini örnekleriyle anlattı.
Şöyle olsaydı nasıl olurdu? Böyle olsaydı bakın bu olurdu? Bunu yaptıkta iyi mi ettik?? Biraz didikliyor. Pozitif!
Bazi baba ve çocuk profillerini başlıklara ayırarak bu örneklendirmelere, hikayelestirmelere ve hatırlatmalara devam etti.
Ünlü babalar, siyasi babalar, mafya babaları,iş adamı babalar vb... Tabi birde ünlü çocukları,siyasetçi çocukları, mafya babası çocukları, iş adamı çocukları penceresi açıldı...Onların gözünden,dilinden yazilara yer verildi.
Hatta oyleki Doğukan Manço, İdo ,Türkan Sorayin kızı Yağmur, ünlü şairlerin,yazarların çocukları vs hep değerlendirildi.
Ülkemizin siyasi geçmişi o günün babalarını nasıl yönlendirdi, bugun o zamanın çocukları nasıl bir baba haline geldi,sekillendi ve nasıl çocuk yetistiyorlar değinildi.
Son kısımlarda çok özel mektuplar,günlükler paylasildi. Değerliydi.
Bitirisi ise sevgili Can Yücel kendi babasına Elveda ile bitirdi ki etkileyici ve duygusaldı.
Dili çoook akıcı, yalın ve çoğu zaman şiirsel. Bugun aslinda artık hepimizin bildiği,olması gereken ebeveyn profilinin altını yüzeysel olarak çizen ve hatırlatan bir kitap. Okunabilir, kesinlikle bir zaman kaybı değil, fakat çok bir derinlikte beklemeyin...Okumasanızda birsey kaybetmezsiniz.
Sevgiler.
Okumalı günler