Her evde, her sobada ayrı bir dünya, kış günlerinde insanların içini ısıtırdı.Yaşlılar,atalarından bugüne duydukları,güzelleştirdikleri masalları anlatırlardı kırmızı yanaklı çocuklara.
İnsan ne duygusal bir varlık diye düşünüyordu. Ayrılıyor,alışıyor;daha önce hiç tanımadığı insanlara çabucak bağlanıyor ve yaşamının geri kalan kısmında onları bir daha görememek düşüncesi bile acı veriyor.
İnsan ne duygusal bir varlık diye düşünüyordu. Ayrılıyor, alışıyor; özlüyor, alışıyor; daha önce hiç tanımadığı insanlara çabucak bağlanıyor ve yaşamının geri kalan kısmında onları bir daha görememek düşüncesi bile acı veriyor.
Yoksa büyümek böyle bir şey mi ?
Yetişkin olmak böyle bir şey mi?
İnsanın durmadan kalabalıklaşması ve kendisine durmadan yarın ne olacak, öbür gün ne olacak, ne yapmalıyım, nasıl yapmalıyım diye sorması mıydı?