"şefkat ve sevginin sadece bizim olduğunu düşündüm, ama işte... yanılmışım. Ve işte yeryüzünün son hayalperesti olarak, çukurun kıyısında, yaralı bir yarasa gibi dolanıyorum..."
kahramanları bulmakta zorlanıyorum...
...kahramanlar yok...
...başkalarının pencerelerine bakıyor, başkalarının merdivenlerini tırmanıyorum. ara sıra yabancı gülüşlerin peşinden, bir kelebeğin peşinden koşan doğa bilimci gibi hoplaya zıplaya koşuyorum! haykırmak istiyorum: "durun! o fundalık nasıl renkleniyor, gülüşünüzün dayanıksız ve düşüncesiz pervanesi nereden uçup geldi? bu fundalık hangi duygudan? hüznünüzün pembe yabangülü mü yoksa sığ hırsınızın frenküzümü mü? durun! bana lazımsınız..."