Giderken bir yengeç geri geri takip edip kavisli ayak izlerini
çarpmış kabuklu sırtını kayalıklara.
Oğlunun kolayca adım atıp ilerlemesini isteyen anası
uyarmış onu şu sözlerle:
"Sen çapraza hoş görünmesin bu eğri izler oğlum,
ayakların çarpık olsa bile heveslenme geri geri gitmeye.
Haydi, takip edip doğru ayak izlerini
düzgün adımlar at ileriye."
Oğlu buna "olur" demiş "önümden gidersen
ve düzgün yürümeyi gösterirsen, elbette seni takip ederim".
Çünkü aptalcadır haylice pek çarpık bir yaşam sürdüğün halde
başkasının kusurlarına işaret etmen sen sözde eleştirmen."
Kişi kendisini bilmeli ve kendi özellikleriyle yetinmeli
başkasının davranışlarını taklit etmemeli.
Eğreti şeylerle hava atmaya başlayanın
gerçek yüzü ortaya çıkar koca ağzını açtığında.
Kolay değildir doğuştan kötü huyluların dayağı ve cezayı hakettiklerini düşünmeleri.
Bir köpek varmış tüylerini kabartıp havlamadan
suratın kasıp hiç hırlamadan
ürkekçe kuyruğunu kıstırıp sakin görünürken
acımasız dişleriyle yaralar açıyormuş birden.
Yanıltmasın diye insanları uysalmış gibi görünmesi, efendisi
uygun görmüş bu hırçın köpeğin bir çıngırak taşımasını boğazında.
Şıngırdayan bronz çıngırağı bağlamış köpeğin boynuna
uyarı işareti vermesi için sallandığında.
Ne var ki inanmış köpek bu çıngırağın
boynuna ödül olarak takıldığına
ve küçümsemiş türünü kendini bir şey sanıp da.
O zaman türün en yaşlısı kendilerini küçümseyen
küstaha yaklaşmış uyarmak için şöyle bir ifadeyle:
"Bahtsız, nasıl bir çılgınlığa kapıldın
şu çıngırağın hizmetlerine karşılık ödül diye takıldığını mı sandın?
Uysallık madalyası değildir şu bronzla gösterilen
kötü olduğunun kanıtıdır o ses, taktığında ondan gelen."
Hoşnut kılar aklı başında birini kendi özellikleriyle yaşayıp gitmesi
başkasınınkine de göz dikmemesi işte öykümüzün salık verdiği
öfkelenip de Fortuna ivedi bir dönüşle demirlemesin
ve aynı çark daha önce verdiklerini eksiltmesin.
Söylenir koca cüsseli bir devenin gökyüzüne gittiği
ve yakınıp durarak yüce lupiter'i rahatsız ettiği.
Söylemiş çok çirkin göründüğünü ve bütün hayvanların kendisine güldüğünü
nam salmış öküzler çifte boynuzlarıyla giderken
sadece deve güçlü kılınmamış hiçbir yönden
bütün vahşi hayvanlara da yem olmaktaymış göz önündeyken.
Gülmüş lupiter geri çevirip devenin beklentilerini
azletmiş üstelik koca kulağının da görevini.
"Yaşa" demiş "nasibinle yetinmediğin için değerinden daha aşağıda
kıkkanç, sonsuza kadar dövünüp dur elinden alnanlara."
Kel bir atlı varmış başına peruka takıp duran
ve çıplak tepesine yapma saçlar koyan.
Bir gün Campus'a gelmiş parlak silahlar içinde göz alıcı
ve dizginlerinden çevirmeye başlamış tez atını.
Kuzey rüzgârının esintisi üfürünce bunun ensesinden
gülünç kafası ortaya çıkmış halkın gözü önünde.
Çünkü parlamış çıplak kafası savrulduğunda peruka,
saç eklenmeden önce rengi başka.
O kurnaz binlercesi kendisine gülerken alaya şakayla karşılık vermiş ustaca:
"Nesi tuhaf" demiş "perukanın kaçmasının
yüzüstü bırakıp gitmişken beni asıl saçlarım?"
"sözlerinle beni kaygısız kılsan da,
atamayacağım korkuyu ruhumdan
çünkü su ya beni sana çarpacak ya da seni bana
sonuçta patlayacak her iki bela daima benim başıma."