Sonsuzluk Peşinde

Kitabü'l-Emed Ale'l-Ebed

Ebu'l Hasan el-Amiri

By Number of Pages Kitabü'l-Emed Ale'l-Ebed Quotes

You can find By Number Of Pages Kitabü'l-Emed Ale'l-Ebed quotes, by number of pages Kitabü'l-Emed Ale'l-Ebed book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Müellif Hakkında Bilgi
Âmirî h. 4./10. asrın ilk yıllarında, dönemin önemli ilim ve kültür merkezlerinden biri olan Nîsâbur’da, soylu, kültürlü ve dindar bir aile içinde dünyaya gelmiştir. Âmirî ilk tahsilini Nîsâbur’da babasından almış ve bu İlk tahsilinde babasından siyer, gramer, tefsir ve fıkıh gibi geleneksel İslâmî ilimleri kapsayan geniş bir dînî kültür almıştır. Daha sonra, on sekiz yaşlarında, kendisine “Nîsâbur’lu Filozof” unvanını kazandıracak teşebbüsünün ilk adımını atarak devrin ünlü edîb, mütekellim, filozof ve coğrafyacısı ve Meşşâî filozofu, Kindî’nin öğrencisi olan Ebû Zeyd Ahmed b. Sehl el-Belhî’nin derslerine katılmak ve felsefe okumak için Belh’e giden Âmirî muhtemelen hocasının ölümüne (322/934) kadar yaklaşık üç sene orada kalmıştır.
Sayfa 14 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Bir mütefekkir olarak Âmirî’nin sistemi, İslam ilkelerinden kaynaklanan ve Tanrı-Âlem ilişkisini bu perspektiften yorumlayan bir sistemdir. Âmirî alemin kıdemi, Allah’ın cüz’iyyâtı bilmesi ve haşir konularında Fârâbî ve İbn Sînâ ile kıyaslanmayacak derecede İslam esaslarına bağlı kalmıştır. Hatta o, âhiret hayatının rûhânî olduğunu söyleyen Meşşâîler’i eleştirmekte, ahiret hayatının ruh ve beden ile gerçekleşeceğini savunmaktadır. Fizik, metafizik, ilahiyat, mantık, ahlak ve siyaset gibi felsefenin çeşitli disiplinlerinde otuzu aşkın, çoğu günümüze kadar gelememiş eser bırakan Âmirî, İslam toplumunun temel fikrî meseleleri olarak kelam problemlerine yakın ilgi duymuş ve bu konuda eserler kaleme almıştır.
Sayfa 16 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Reklam
Âmirî Büyük İslam Filozoflarından
İslam tarihinde ilmî ve fikrî faaliyetlerin canlılığı ve yoğunluğu bakımından özel bir öneme sahip olan Hicrî dördüncü asrın (m. 10. yy.) İslam düşünürleri arasında önemli bir yere sahip olan Âmirî (381/992), hocası Ebu Zeyd Ahmed b. Sehl el-Belhî (322/934) vasıtasıyla Kindî ekolüne bağlı bir düşünür olarak temâyüz etmiş ve Şehristânî (548/1153) tarafından “Büyük İslam Filozofları” listesine yerleştirilmiştir.
Sayfa 16 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Âmirî, ele aldığı bütün konularda hikmete dayalı rasyonel bir tavır ortaya koyarak kendi deyişiyle, İslâm’ı “yergicilerin yergisine ve mülhidlerin sövgüsüne” hedef yapan anlayışla mücadele içerisine girmiştir.
Sayfa 18 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Âmirî, Tanrı-varlık ilişkisini yorumlamak üzere varlığı ulvî ve süflî olarak ikiye ayırarak varlıkların işleyişinde bir hiyerarşinin mevcudiyetini ileri sürmektedir. Buna göre en alt mertebede bulunan cisim, fonksiyonunu yerine getirebilmesi için tabiat gücüne, tabiat nefis gücüne, nefis akla, akıl da Allah’a boyun eğmek zorundadır. Böylece her varlık türünde hâkim olan güç ilâhî kudrettir. Dolayısıyla az mükemmelden çok mükemmele gidişte ara etkenler sadece birer aletten başka bir şey değildir, gerçek fâil Allah’tır.
Sayfa 18 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Kendisinin “mutazarrife” olarak nitelendirdiği, haz peşinde koşan, görünüşe düşkün, aydın ve entelektüel geçinen bazı kimselerin, akla dayanmadıkları gerekçesiyle dinleri inkar etmelerine şiddetle karşı çıkan Âmirî, insan için dinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Çünkü ona göre bütün dinlerin dayandığı esaslar olan itikat, ibadet, muâmelat ve cezaların hepsi aklîdir ve dünya hayatının devamı için gereklidir.
Sayfa 19 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Reklam
124 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.