You can find Kitabü'l-Emed Ale'l-Ebed books, Kitabü'l-Emed Ale'l-Ebed quotes and quotes, Kitabü'l-Emed Ale'l-Ebed authors, Kitabü'l-Emed Ale'l-Ebed reviews and reviews on 1000Kitap.
" Tarihte hikmet [bilgelik] ile nitelenen ilk kişi Lokman el-Hakîm’dir. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: 'And olsun biz Lokman’a: Allah’a şükret diyerek hikmet verdik.' Lokman el-Hakim, Dâvud (a.s) zamanında yaşamıştır. Her ikisi de Bilâd-ı Şâm’da ikamet etmişlerdir. Denildiğine göre Yunanistanlı Empedokles, Lokman el-Hakîm’e sık
(...) Bâbil’e gelince burası, astronomi ilminin ilk ortaya çıktığı yerdir. Bu ise İbrahim (a.s) zamanından daha önceleri gerçekleşmiştir. Astronomi ilminin ilk defa onlar tarafından ortaya konulmasının sebebi onların, tarımla ve denizcilikle uğraşmalarıdır ki astronomi bilgisine ihtiyaç duymadan bu alanlarda ilerlemek mümkün değildir.
Mısır ise geometri ilminin ilk defa ortaya çıktığı yerdir. Geometri ilminin Mısırlılar tarafından ortaya konulmasının sebebi ise Nil nehrinin her geçen yıl taşıdığı su miktarının artması sebebiyle yükselmesi ve tarım arazilerinin su baskınlarına maruz kalmasıdır. Bu yüzden onlar bu arazilerini tekrardan taksim edilmek için alan ölçümü bilgilerine ihtiyaç duymuşlar ve böylece geometri ilmini icat etmişlerdir.
Şam’a gelince, burası tıp ilminin ilk ortaya çıktığı yerdir. Tıp ilminin ilk olarak Şam’da ortaya çıkmasının sebebi ise veba hastalığının bu bölgenin her tarafında çok yaygın olması ve sıklıkla zuhur etmesidir. Bundan dolayı onlar bu hastalığı tedavi etmek için doğal güçlerden yardım almak zorunda kalmışlar ve böylece tıp ilmini meydana getirmişlerdir. "
" İnsanların, bilginin elde edilme yolları [kaynağı] hususunda dört farklı gruba ayrıldıklarını görüyoruz.
[1] Duyularla algılamanın bir gerçekliği bulunduğunu kabul eden ve fakat akılla tasavvur edilen mefhumların hiçbir gerçekliği bulunmadığını savunanlar.
[2] Akılla tasavvur edilen mefhumların gerçekliğinin bulunduğunu kabul eden ve fakat duyularla algılamanın hiçbir gerçekliğinin söz konusu olmadığını savunanlar.
[3] Ne akılla tasavvur edilen mefhumların ne de duyularla algılamanın herhangi bir gerçekliğinin söz konusu olabileceğini savunanlar.
[4] Hem akılla tasavvur edilen mefhumların hem de duyularla algılamanın gerçekliğinin bulunduğunu kabul edenler.
Şüphesiz ki hissî öğelerin salt akılla idrak edilmesi imkânsızdır. Eğer hissî öğeler salt akılla idrak edilebilir olsaydı hissî güçler fuzuli ve gereksiz olurdu. Aynı şekilde aklî mefhumların da hissî güçler ile idrak edilmesi imkânsızdır. Eğer aklî mefhumlar hissî güçler ile idrak edilebilir olsaydı salt akıl fuzuli ve gereksiz olurdu. Hem aklî hem de hissî güçlerin bilgi elde etmede bir gerçekliği bulunmasaydı, o zaman bütün duyular ve akıllar boş, faydasız ve anlamsız olurdu. Böylece ortaya çıkmıştır ki bu dört farklı gruptan doğruya isabet edeni, her iki sınıfı da kabul eden, yani hem akılla tasavvur edilen mefhumların hem de duyularla algılamanın bilgi elde etmede gerçekliklerinin bulunduğunu kabul eden gruptur. "
Yazma Eserler Kurumun’da(YEK) dolaşırken denk geldiğim bir kitap. Okumaya başladıktan sonra iyiki okumuşum dedim. Sizlere de tavsiye ederim. Felsefe ağırlıklı bir kitap.
Dini hafife alan kimse hakkında fazla umutlu olmak gerekmez.
Çünkü yemekten dolayı boğazı tıkanan kimse belki su ile tedavi edilebilir.
Fakat sudan dolayı boğazı tıkanan kimsenin asla tedavisi yoktur.