Eğer üstüne bomba düşecekse düşecektir. Bunun için endişelenip duramazsın. Yalnızca yapmayı sevdiğin şeyi yap ve hayatının tadını çıkar. Haklı değil miyim?
Biliyorsun, ben bir mutluluk öğrencisiyim. Gerçekten istediğim tek şey bu — mutluluk, hayatımın sonuna kadar her gün mutluluk. Bazen mutluluk bize gelir. Ama genelde onu senin araman gerek. Bunu bir yerde okumuştum.
Ama her şeyden sonra gökyüzü kızıla dönüp tehditler savurduğunda bile, hayatta olacak kadar şanslıysak eğer neler yaşarsak yaşayalım, günün her anının mucizesine şükretmemiz gerektiğine ben hâlâ inanıyorum. Tanrı’ya ve evrene ve her zaman hakketmesek bile iyi bir yarına inanmalıyız.
O saklanmıyordu. İtalya’daki Nazi gücünün merkezinde bir casustu o. İçi ürperdi ve ilk kez casus olmanın, çocukken oynadıkları oyunlardaki gibi bir ispiyoncu değil, bir askerî eylem olarak casus olmanın ne demek olduğunu düşündü.
"Bu kadar mı? Nefes alamamak acı verir mi? Bir keresinde Rapallo sahilinde gördüğü can çekişen balığı, ağzının ve solungaçlarının nasıl su aradığını, her hareketinin bir öncekinden daha küçük olduğunu ve en sonunda durduğunu hatırladı. Biz de mi öleceğiz? Balık gibi mi?"
"Pino daha önce hiç ölü bir insan görmemişti ve o da ağlamaya başladı. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Delikanlı, taaruz uçakları vızıldamaya ve patlamalar kulaklarında çınlamaya devam ederken bunu açık seçik hissetmişti. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."