Doğrusunu söylemek gerekirse, büyük bir definenin avuçlarımın içinde olduğuna ilişkin bir önsezi sarmıştı bütün benliğimi. Neden bilmiyorum. Belki de bir inançtan çok bir istekti bu…
“Bu korku bitirecek beni,” dedi. “Bu zavallılıkta eriyip gitmek benim yazgım. Başka ölüm yok bana. Gelecekten korkuyorum, olacaklardan değil, sonuçlarından. Bu katlanılmaz gerginliği artıracak en sıradan olayı düşündükçe tüylerim ürperiyor. Aslında kaçtığım tehlikenin kendisi de
değil, onun bende yaratacağı kaçınılmaz etki – yani ürkü. Sinirlerim böylesine altüstken, bu acınılası durumumda, yaşamı ve sağduyumu KORKU denen canavarla boğuşmak adına bir yana atacağım gün ergeç gelecek gibime geliyor.”
Kısacası, gördüğüm her şeyde bir tuhaflık vardı – ama dünyada çeşit çeşit insan, birbirine karşıt nice düşünce ve gelenek yok mudur? O kadar çok yolculuk etmiştim ki artık hiçbir şeye şaşmamaya alışmıştım,