Ciddi bir yaşam sürmelisin. Saçma sapan filmlere canın çekse bile gitme; ucuz gazeteleri okuma; radyo veya televizyondaki aptallıkları dinleme; havadan sudan konuşarak zamanını boşa harcama. Yaşamını kullan.
Çeşitli çalışmalar, birbirine bağlanan iki kişinin tek bir fiziksel birim oluşturduğunu söylüyor. Partnerimiz tansiyonumuzu, nabzımızı, solunumumuzu ve kanımızdaki hormon seviyesini düzenleyebiliyor. Artık iki ayrı varlık değiliz.
Duygusal ihtiyaçları karşılandığında ilgi dışarıya yönelir. Bu, bağlanma literatüründe "bağımlılık paradoksu" olarak geçer. İnsanlar bir diğerine ne kadar etkin şekilde bağlanırsa, o kadar cesur ve bağımsız olurlar.
Geçip giden treni seyreden bir oğlan çocuğu gibi seyrediyordu hayatı... açık ağızla, hızlı ve hafif soluklarla, hoşnutlukla ve hayretle, biraz da kafa karışıklığıyla.
Etrafındaki herkese iyi ve düşünceli davranmaya başladı... ve kendisini tanıyanlar bu tavrını ürkütücü buldular. Bir kaplanın gülümseyişi hiçbir şekilde rahatlatıcı değildir.
Öğrencilerime hep şunu söylerim: Kahvaltıyı birlikte yapamayacaksanız, iyi geceler diyemeyecekseniz, masal anlatamayacak ya da dua okuyamayacaksanız, akşam yarım saat konuşmayacaksanız çocuk doğurmayın!