Sonuçta ne fark ediyordu ki, herkes en nihayetinde ölüyordu. İyiler, kötüler, güçlüler, zayıflar, yaşamayı sevenler, yaşamayı küçümseyenler. Herkes gelip geçti, her şey gelip geçici.
Bana kalırsa kitap her ne kadar vebayı konu ediyor gibi görünse de, London kitabında aslında çok gelişmiş medeniyetlerin bile ne kadar kolay yıkılabileceğini ve bu yıkımın sonuçlarının neler olabileceğini anlatmış.
Aniden ortaya çıkan salgına hiç kimse bir çare bulamayınca salgın da oldukça hızlı ilerlemiş ve bir bakmışsınız koskoca dünyadaki insan sayısı bir elin parmağını geçmez olmuş. Bu kızıl veba sonrası yeni dünyada ise eski medeniyet zamanlarını gören tek kişi Profesör James Howard kalmış. Eskiden Kimya Profesörü olan James Howard'ın torunlarıyla yaptığı uzun konuşmalarda medeniyetin nasıl çöktüğünü anlıyoruz. Anlattıklarına bakılırsa toplumun çirkin yüzü ortaya çıkmış denilebilir. Salgın çıktıktan birkaç yıl sonra Profesörün gördüğü ilk insanlar da sistemin çöküşünün bir sembolüdür benim gözümde. Şu anki sistemi de sorgulatmıyor değil bu olaylar. Burjuva kesminden saygın bir kadının nasıl, kaba ve eğitimsiz şoförünün kölesi olduğunu okuyoruz o bölümde. Bunun gibi olaylar kitabın içinde daha çok var.
Dedeleri, torunlarına tüm yaşananları anlatırken, torunlarının sayıları, parayı, dedelerinin kullandığı çoğu sözcüğü anlamamaları da bize medeniyetin nasıl gerilediğini vurgular nitelikte.
Eski profesörün amacı ise eskisi gibi medeniyetin yeniden kurulmasına yardımcı olmak. Bunun için de çok çalışıyor.
Ayrıca kitapta, kitabı çok iyi anlattığını düşündüğüm bir cümleyle de incelemeyi sonlandırıyorum.
"Anlık sistemler köpük gibi sönerler."
Kızıl VebaJack London · Zeplin Yayınları · 201832.4k okunma
"Sonuçta ne fark ediyordu ki? Herkes en nihayetinde ölüyordu; iyiler, kötüler, güçlüler, zayıflar, yaşamayı sevenler, yaşamayı küçümseyenler. Herkes gelip geçti. Her şey gelip geçici."
Sayfa 50 - Profesör James Howard SmithKitabı okudu
Sizden bazı şeyleri hatırlayıp çocuklarınıza anlatmanızı bu yüzden çok istiyorum.
Suyun ateş üzerinde ısıtıldığında ortaya buhar isminde harika bir şeyin çıktığını ve bu buharın 10000 adamdan daha güçlü olduğunu, insanın bütün işlerini onun için yapacağını anlatmalısınız mesela.
Jack London bu ufak kitabında kızıl veba adı verilen bir salgın hastalığın insanlığı nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Eski bir edebiyat profesörü olan Profesör James Howard Smith diye bir dayı ve bütün dünyayı kırıp geçirmiş olan veba salgınından sonra hayatta kalabilmiş olan insanlarla beraber bir kolonide yaşıyor. 3 tane vahşi torunu Hoo-Hoo, Hare-Lip ve Edwin'e kızıl vebayı anlatıyor kitapta. Akıcı sürükleyici bir hikayeydi okunur bence ben beğendim puanım 8.
Kızıl VebaJack London · Zeplin Yayınları · 201832.4k okunma
İnsan çalışmasının ürünü gelip geçicidir ve deniz dalgalarındaki köpükler gibi birden yok oluverir… Günün birinde bütün o çalışmaların sonucu ortadan kaybolmuş ve insanın yaptıklarını silip süpürerek onu yeniden ilkel yaşam dalgası içine sürüklemiştir.
Jack London Hikaye, insanlığın doğaüstü bir salgınla nasıl mücadele ettiğini anlatır. San Francisco’da geçer ve 2073 yılında başlar. Veba salgını nedeniyle toplumun çöküşünü ve insanların hayatta kalma mücadelesini anlatır. Karakterler Dede Smith: İngiliz Edebiyatı Profesörüdür. Romanı torunlarına anlatan kişidir. Torunlar ise Edvin, Hou Hou ve Yarık Dudak
Bazen muazzam medeniyetimizin en önemli başarısının yemek yapmak olduğunu düşünüyorum; hayal edilemez bollukta, sonsuz çeşitlilikte harikulade lezzetli yemekler.
Sonuçta ne fark ediyordu ki? Herkes en nihayetinde ölüyordu; iyiler, kötüler, güçlüler, zayıflar, yaşamayı sevenler, yaşamayı küçümseyenler. Herkes gelip geçti. Her şey gelip geçici.
Anlatılan pandemi, bizim gördüğümüz covid pandemisinin en az 100 katı, gerçekten dehşet verici bir ağırlığı var hastalığın ve haliyele ardında bıraktığı kaotik bir dünya, hayatta kalma mücadelesi beğendim oldukça akıcı ve sürükleyici.
Kızıl VebaJack London · Zeplin Yayınları · 201832.4k okunma
“ Herkes en nihayetinde ölüyordu; iyiler, kötüler, güçlüler, zayıflar, yaşamayı sevenler, yaşamayı küçümseyenler. Herkes gelip geçti. Her şey gelip geçici.”