Dostoyevski'yi çizgi romana uyarla, bak o zaman nasıl bir solukta okunuyor. Bin sayfa okuyarak zaman kaybedeceğime, bir saatte aynı sonuca ulaşabiliyorum.
Bir gece benliğim karşıma çıkacak
Ve benden hesap soracak bir yargıç gibi,
Ve bu titreyen, aciz elim silah tutacak,
Nişan alacak,
Suçluyu korkusuzca vuracak.
Bir zamanlar, aşılmaz bir duvar gibi görünen ilişkilerinde artık bazı çatlaklar olduğunu, bir yerlerden içeri soğuk girdiğini hissediyor, öngörüyordu.
– Ne yapalım... İnsan böyle de yaşar diyordu.
Tabii o andan sonra içindeki bir şeyler kırıldı. Daha doğrusu çatladı. Sanki göğsünde, az çok hepimizin içinde olan, cam bir şeyler vardı. İşte bu çatladı.
Tabii her şeyi şansa bırakıp, suçu üzerimizden atmak işimize geliyor , ama her zaman mutlaka yapılan bir yanlış vardır. Şans yanlışın küçük ya da büyük olduğunu belirler, ama yapılan yanlış şans eseri değildir.
...Ama sakın ona benzeme. Kararsız bir insan. İnsana verilen güzellikleri görebilme yeteneğine sahip ama cesaret edemiyor. Orada hareketsiz bekliyor. Diğer kıyıya geçmiyor.