Klasik ve Modern Metinlerle Din Felsefesi Dersleri İçin Yardımcı Kitap

Recep Alpyağıl

Klasik ve Modern Metinlerle Din Felsefesi Dersleri İçin Yardımcı Kitap Quotes

You can find Klasik ve Modern Metinlerle Din Felsefesi Dersleri İçin Yardımcı Kitap quotes, Klasik ve Modern Metinlerle Din Felsefesi Dersleri İçin Yardımcı Kitap book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Haksız kayırmacılıktan, yanlış inançların savunulmasından, o inançların yol açtığı üzücü hatalı davranışlardan ve onlardan birinin genel kabulü sonucu ortaya çıkan kötülüklerden hepimiz çok ıstırap duymuşuzdur. Fakat kolayca inanma özelliği muhafaza edilip, desteklendiği ve değersiz nedenlere dayanarak inanma alış-kanlığı beslenip, daimi kılındığı sürece daha büyük ve daha yaygın bir kötülük ortaya çıkacaktır. Eğer ben birinden para çalarsam, sadece servetin bir kişiden digerine nakledilmesi bir zarar oluşturmayabilir. Sözgelimi, parası çalınan kişi bunu fark etmeyebilir ya da bu, o kişiyi parasını kötü yolda kullanmaktan korumuş olabilir, Fakat yine de ben, insanlığa karşı büyük bir hata işlemiş olmaktan kendimi kur-tarmış olmam. O hata, kendime karşı dürüstlüğümü yitirmemdir. Toplumu yaralayan şey, servetin yitirilmesi değil, toplumun hırsız yatağına dönüşmesidir. Bu nedenle, iyilik doğurabilecek bir kötülüğü de yapmamamız gerekir. Zira o büyük kötülük bir şekilde gelir; bu sebeple bir kötülük işlediğimizde bununla yaftalanırız. Benzer şekilde, yetersiz delillerle bir şeye inanma konusunda kendime izin verirsem, salt bu inanç ile büyük bir zarar oluşmayabilir; hatta o inanç, sonuçta doğru da çıkabilir ya da ben onu harici eylemlerle sergileyecek imkânı hiç bulamayabilirim. Fakat insanlığa karşı büyük bir hata yapmış olmaktan kendimi kurtaramam. O hata da kendimi safdil |kolay aldatılır haline getirmemdir.
Sayfa 67 - William K.CliffordKitabı okudu
“Ariflerin Allah” tanımalarının neticesi nedir?" diye sorarsan deriz ki: Allah'ı (gerçek mânada) tanımaktan aciz olduklarını bilmeleridir. İşte O'nu tanıyamıyacaklarını ve tanımanın zinhar mümkün olamayacağını bildikleri zaman hakikati bilmiş olurlar. Zira Tanrılık sıfatlarının künhüne vakıf olarak hakiki marifetle Allah'ı bilmek, Allah'dan başkası için muhaldir. Marifet, yukarıda zikrettiğimiz gibi keşif ve burhan tarikiyle olursa, bir mahluk için mümkin olan marifetin son haddine erişilmiş olur. Nitekim Sıddik'ı Ekber (R.A), “derk-i idrâkden acziyet idrâktir?” sözü ile bu gerçeği işaret etmiştir. Hatta kâinatın efendisi Rasülül-llah (S.AV) de, “sen kendini övdüğün gibi ben seni övmeye muktedir değilim?” sözü ile bu hakikati kasdediyor. Bu sözün mânası şudur: Ey Allahım! Sana mahsus olan övgüleri ve Tanrılık sıfatlarını ihata edebilecek gücde değilim; onları ancak ve ancak sen ihata edersin. Yoksa bu sözden, dil ile tabiri mümkün olmayan hakikatlere erdiğini kasdetmiş değildir.
Sayfa 385 - GazzalîKitabı okudu
Reklam
Kişinin eylemleri üzerinde hiçbir etkisi olmayan bir inancın, bir inanç olduğunu ileri sürmek bile doğru değildir.
Gazzali, irade ile kudret sıfatının içlemsel özdeştirilmesine karşı çıkarak her iki sıfatın farklı anlam ve işleve sahip olduklarını belirtir. Zira Tanrının gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği her fiilin zıttını yapma; mümkün varlıklara mevcudiyet kazandırırken, onları var etmeme seçeneğinin olması gibi. Tanrı'nın hangi fiilde bulunacağını belirleyen ya da etkileyen harici bir neden bulunmadığından, birbirine eşit olan bu iki fiilden hangisini gerçekleştireceğini belirleyecek kudreti sıfatı dışında irade sahibi bir müreccihin olması gerekir. İlim sıfatı, mâhiyeti gereği var olma ya da olmama ihtimallerine sahip mümkün varlıkların varlığını yokluğuna tercih edememektedir; bu tercihi ancak ilim ve kudret dışında irade sıfatı yapabilir. Çünkü ezelde maluma taalluk eden ilim sıfatı ile bir şeye mevcudiyet kazandıran kudret sıfatı, seçenekler arasında hangi seçeneğin gerçekleşeceğini belirlemez, aksine bunu irade sıfatı gerçekleştirir. Olumsal yapıya sahip alemin var edilip edilmemesi ile var edildiği andan daha önce mi yoksa sonra mı yaratılacağı seçenekleri arasında hangi seçeneğin gerçekleştirileceği irade sıfatına bağlıdır.
Sayfa 291Kitabı okudu
) Bir kısım şeylerin bir kısmının ardından nasıl geldiğine bak. Her duyu organı için duyumsanacak nesneler ve her nesne için algılayacak duyu organları vardır. Ayrıca duyu organları ile duyu nesnesi arasında aracı kılınan ve onlarsız duyu işleminin gerçekleşmeyeceği şeyler üzerinde de düşünmek gerekir. Aydınlık ve hava örneğinde olduğu gibi, aydınlık renklerin göze görünmesini sağlamazsa gözler renkleri algılayamaz. Hava sesi kulağa ulaştırmadığı takdirde kulaklar sesi algılayamaz. Duyu organları ve duyumsanan nesneler arasındaki ilişki ve duyu işleminin gerçekleşmesi için başka şeylerin devreye girmesiyle ilgili açıkladıklarımızı düşünen bir kişiye, bir irade ve takdir olmadan bunların gerçekleşmesinin mümkün olmadığı kendisine gizli kalmaz. Özetle söylemek gerekirse Yaratıcının, şanı yüce olsun, hikmet ve adalet sahibi olduğu anlaşıldığına göre fillerine ilişkin tüm kusurlardan uzak olduğu anlaşılmış olur. Çünkü O insanlar için faydalı olanı, iyi olanı ve işlerinin akıbetini en iyi bilendir. Yaratıcı, benzetmek gibi olmasın, hatadan uzak bir doktor gibidir. Böyle bir doktor acı veren ve canı acıtacak şekilde tedavi etse bile bu durum ne kalbinin katılığı, ne hastaya zarar vermesi ne zulmetmesi ne de bir hata olarak yorumlanabilir.
Sayfa 123 - CahızKitabı okudu
Düşünen bir insan aklına gelebilecek fikirler açısından üç alternatifi aşmaz, a) Onun düşüncesi ya kendini, yaratılmış olduğu ve iyi davranışına mükâfat, kötü davranışına ise ceza ile karşılık veren bir yaratıcısının bulunduğu şuuruna erdirecektir; bu sebeple kişi yaratıcısının gazabını celbeden şeylerden sakınır, O'nun rızâsına götüren davranışlara yönelir ve böylelikle mutluluk bulup dünya ve âhiret şerefine nail olur; b) Veya düşüncesi onu sözünü ettiğimiz hususları reddetmeye götürür ve bu durumda çeşitli dünya zevklerinden faydalanır; göreceği ceza ise onu âhirette bekleyedursun; c) Yahut da kişinin istidlali onu, davet edildiği gerçegin iç yüzünü anlama kapısının kapalı olduğu sonucuna götürür; bu durumda da gönlü huzura kavuşur ve zaman zaman zihnine gelebilecek fikirlerin doğuracağı korku ortadan kalkar. Hulâsa istidlalden ayrılmayan bir insan düşünce eyleminde her açıdan kârlı olduğunu anlamakta gecikmez. Bütün güç ve kudret Allah'a aittir.
İmam MaturîdîKitabı okudu
Reklam
49 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.