İnsan ,hayatının tüm sorumluluğunun kendisine ait olduğunu bilirse, başına gelen kötü olaylarda şansına küsmeyi ya da onu suçlamayı bırakır.Hayatta payına düşenle yetinmedikçe ve doymak bilmez arzularının peşinden gittikçe, şanstan sadakat bekleyemeyeceğini anlar .
Jaspers, varoluşumuza dair birtakım durumlardan söz eder ve bu durumlara sınır durumlar adını verir. Sınır durumlar, as lında trajik olanın ortaya çıktığı durumlardır. İnsan varoluşun anlamını çözebilmesi için hatta neredeyse tam olarak varolabilmesi için bu durumları yaşaması gerekmektedir. Jaspers, Felsefe Nedir' de sınır durumları, ölüm, rastlantı, suç ve dünya güvensizliği olarak sıralar. Aşamayacağımız ve değiştiremeyeceğimiz bu sınır durumların bilincine varmak, felsefenin derin kaynağı karşısında şaşıp kalmaya ve derin kuşkuya kapılmaya bağlıdır ve bunlar felsefenin kaynağıdır (jaspers, 1997).
Bu 'geniş toprak parçası' günümüzde sayısı 400 'lere varmış psikoterapi ekolünün yanında sayısız kişisel gelişim yönteminin ve hiçbir bilimsel alt yapısı olmayan spiritüel tekniklerin işgali altındadır.
"Ontolojik kaygı bütünsel / bütünleyici 'Büyük-ôykü'yü kovalar, ki bu, zihnin ufkudur, ütopyasıdır ve -matematikçi Kurt Gödel'ın 'Eksiklik Teoremi'nde gösterdiği gibi- hep ufukta kalacaktır, bildiğimiz kadarıyla."