Nerdeyse bir aydır elimde kitap.Araştırarak okuduğum bir kitap oldu.Hulki Cevizoğlu’nun o dönem ki program konuşmalarının yazıya dökülmüş hali aslında. Güzel bilgiler var. Her görüşten insan, savcı,asker,siyasetçi konuşmuş.Ama anladığım en büyük şey bu kitaptan şudur: Yıllar önce de aynı şeylerle kavga ediyoruz şimdi de… Hep bir bölünme, hep ayrışma… Hep sevindirmişiz başka ülkeleri..Umarım bir gün güzel ülkemde insanlar birbiriyle barışır.
30 sene önce yapılan bu Samsun-Ankara yürüyüşünde bir provokasyon yapılmıştır. Yapılan provokasyon şudur: Devletin gizli örgütleriyle bağlantı içerisinde Muzaffer Köklüoğlu ismindeki bir ajan kullanılmıştır. O yürüyüşte yürüyüşçülerin arasına sokulmuştur. Ve nasıl, işte sağ basının da kışkırtılması anlamında nasıl bir provokasyon yapılabilir şeklinde. O zamanki Deniz'lerin Türk bayrağıyla yürüyüşü sırasında bayrağın alemi, üstündeki alemí, ay yıldızlı olan alemi çalınmıştır ve kızıl bayrakla yürünüyor şeklinde sağ basına bir mesaj verilerek bir kışkırtma yaratılmaya çalışılmıştır.
Biz yine çok iyi biliriz ki, Türkiye, Kurtuluş Savaşı’nı yapmak için Samsun’a çıkanlara, İstanbul Örfi idaresince mahkemelerince idam cezası verilmiştir.
Bu memlekette Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa, onlar da bizleriz.
Uğur Mumcu’nun yarım kalmış, suikast yüzünden tamamlanamamış, yayınlandığı bilindiği ve bu tip olayları yayınlayacağını açıkladığı için suikaste kurban gittiği en büyük olasılıktır.
Şimdi ne yapılıyor? Bir bakıyorsunuz yürüyüşlerde orak-çekiç, kalaşnikof tüfek, ucunda bir kızıl yıldız. Kardeşim, orak çekiç bizim hiç bir yürüyüşümüzde olmadı, hiç açmadık. Çünkü o Rus bayrağı. Bizde Türk bayrağı ile yürünürdü.
Sultanahmet'te hapishanede yatıyoruz. Hep siyaset konuşuyoruz. Bozkurt dedi ki, "Ya hep on altı kelime konuşuyoruz. Başka kelime yok mu? Başka bir şey konuşalım." "Tamam" dedi Deniz. "Ne konuşalım?" "Müzik konuşalım". "Önce ben konuşabilir miyim?" dedi Deniz. Bozkurt konuşabileceğini söyledi. Bunun üzerine, "Beethoven devrimci bir müzisyendi" diye cümlesini tamamladı.
Üniversiteyi işgal ettik. Tarık Zafer Tunaya'nın odasına girdik. Tank Zafer'le Türk Devrim Ocakları'nda, yönetim kurulunda çalıştık. O başkandı, ben de yönetim kurulu üyesiydım. "Ne yapıyorsunuz siz?" dedi. "Üniversiteyi işgal ettik hocam" dedim. "O ne demek?" dedi. Biz "Siz derdiniz ki, ben isyan eden gençleri severim. Biz de isyan ettik dedik. Tarık Zafer Tunaya bunun üzerine, "Ben isyan eden gençleri severim, ama bana isyan eden gençleri değil dedi.
Davanın iddianamesini yazan benim. Sorumluluk varsa bana ait. Hayrı da bana ait, sevabı da bana ait. Şimdiye kadar hiç konuşmadım.
Sanıklardan biri, galiba Deniz Gezmiş, savunmasını yaparken “Savcı bizim kellemizi istiyor” filan dedi. Sanıkların sorgusu bittikten sonra “ Ben kimsenin kellesini istemiyorum. Sanıklar,eğer eylemleri kelle almaya gerektiriyorsa, kendisi kellesini ipe uzatır. Ve kanun da altındaki sandalyeyi çeker, kellesini alır” dedim. Deniz Gezmiş’e Allah rahmet eylesin!…