Kök Türk Tarihi sözleri ve alıntılarını, Kök Türk Tarihi kitap alıntılarını, Kök Türk Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkler denizci bir kavim değildir. Tarihin sadece belirli bir döneminde denizle içli-dışlı oldular. O da, Osmanlı Devleti'nin yükselme zamanına rastlar. Çünkü onlar dünya hakimiyetinde denizin rolünün ne kadar mühim olduğunu kavramışlardı. Bununla birlikte deniz, her çağda Türklerin ilgisini çekmiş ve denizlerde üstünlük ülkülerinden biri olmuştur. Dolayısıyla Kök Türk Yazıtlarında üzerine basa basa durulan "denize ulaşmak" bir ayrıcalık idi. Orta Asya gibi, denizlerle ilgisi bulunmayan bir coğrafyada doğup, batıya doğru gerçekleştirdikleri fetihlerde karşılarına hep son nokta olarak bir deniz çıkmaktaydı.
Toplum refahı ve hayatiyetinin sürdürülebilmesi amacıyla bunlara ilave bir seçenek olarak, tarım ekonomisi de geçerli bir yoldu. Dolayısıyla halkın sıkıntıya girmemesi için, eski Türk beyleri her türlü kazançtan istifade etmişlerdir.
Kapgan'ın elinde birçok imkan olmasına rağmen, kardeşinin çocuklarını ortadan kaldırmadı. İleride kendi evlatları ile yeğenleri arasında bir taht mücadelesi olacağını herhalde o da tahmin ediyordu, ama buna rağmen ağabeyinin emanetlerine hainlik yapmadı.
T’o Şad (Togu Şad) çok genç olmasına rağmen halkına fazla yük bindirmiyordu. Tebasının da bunu sevmesi üzerine, diğer şadlar onun fakirliğini ileri sürerek, hakir gördüler. Fakat o; “halkımın zenginliği benim için yeterlidir” diyordu.
Kapgan Kagan zamanını incelediğimiz de, Türk devletinin Asya'nın en güçlü ülkesi olduğunu görüyoruz. Dört bir yandaki bütün Türk boyları kendiliklerinden veya silah zoruyla Kök Türk birliğine katıldılar...
664 senesinde de Türkler, Çin ordularıyla birlikte Bök illilere (Kore) karşı mücadele etmişlerdi. Kendilerine yönelik bunca kötülüğü dokunan Çinle işbirliği yapan Türkler hâlâ akıllanmamışlardı.
Kıtanlar da, Türkler gibi bağımsız olmayı düşünüyorlardı. Hatta bunu da başaracak bir duruma geldiler. Bundan yararlanmayı uman Kapgan, Çin tahtında bulunan imparatoriçe Wu'ya yardım edebileceğini söyledi. İmparatoriçenin buna olumlu bakması üzerine, 696 senesinde Kıtanlara ağır bir darbe indirdi. Kıtan beyi öldürüldü ve onlar Türk Kaganlığının vassal durumuna geldiler. Bu desteğe karşılık Çin'den üç bin adet tarım aleti, beşbin kilo demir, sekiz bin kilo tohumluk darı ve Çin arazisinde bulunan Türklerin iadesiyle, Ordos bölgesinin yönetimini istedi.
Çin, Hun devletini yıkmaya yönelik menfi propagandalarını hızlandırdı. Çünkü artık Çin Seddi Türkleri engellemeye yetmiyordu ve Türkleri meşgul edecek yeni meseleler bulunması gerekiyordu.
Kök Türklerin meydana getirmiş oldukları birliğe Hazar’dan başlayıp, Kingan Dağlarına kadar uzanan Türkistan’ın bütün Karluk, Basmıl, Türgiş, Uygur, Oguz, Çik, Çigil, Tarduş, Az, Kurıkan, Hazar, Bulgar ve Kırgızları ile isimlerini sayamayacağımız diğer başı boş Tölös boyları katılmışlardı. Bu kadar geniş bir sahaya sahip olmak elbette kolay değildi, ama Kök Türkler bunu başardılar. Onlardan önce Hunlar bunu denemişlerdi, fakat Hun hakimiyeti daha çok güce dayalıydı