Her şeye karşın, yüreğin belleğinin kötü anıları sildiğini, iyileri büyüttüğünü, geçmişe katlanmayı bu hile sayesinde başardığımızı bilmeyecek kadar gençti daha.
İnsanların her zaman annelerinin onları dünyaya getirdiği zaman doğmadıkları, yaşamın onları bir kez daha, hem de sık sık kendi kendilerinden doğmaya zorladığı düşüncesine kaptırdı kendini.
“Bacağı kesilmiş kimseler, artık olmayan bacaklarının yerinde acıları, krampları, karıncalanmaları duyarlar. Onsuz kendisi de böyle duyumsuyordu kendini; artık olmadığı yerde duyuyordu kocasını.”
“Seksen bir yaşında, bu dünyaya uyku sırasında en küçük bir durum değişikliğiyle kopabilecek incecik bağlarla bağlı olduğunun bilincine varacak denli aklı başındaydı; bu bağları koparmamak için elinden geleni yapıyorsa, ölümün karanlığında Tanrı'yla karşılaşmamak korkusundandı.”