Kitabın sonuna kadar sıkılmadan okunabilecek güzel ve akıcı bir hikâyesi var. Uyuşturucu yüzünden kızını kaybeden bir senatörün, yalnızca Amerika'dan değil, tüm dünyadan uyuşturucuyu yok etme mücadelesi anlatılıyor. İşin içine Vatikan, papa ve mafya da karışınca sular durulmuyor tabii. Yer yer dinler arası ayrım yapması ve doğaüstü güçleri, psişik olayları kurguya katması yadırganabilir. Ancak dediğim gibi öykünün akıcı olması ve konusunun güzelliği içinde bu olumsuzluklar eriyip gidiyor. Bir kaç günde bitirilebilecek, eğlencelik bir romana imza atmış yazar.