Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Konuşan Tarih 3

Davut Bayraklı

Konuşan Tarih 3 Gönderileri

Konuşan Tarih 3 kitaplarını, Konuşan Tarih 3 sözleri ve alıntılarını, Konuşan Tarih 3 yazarlarını, Konuşan Tarih 3 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Köpek bile yal yediği kaba pislemez. Gelin görün ki Abdülhamid Han dedemin muhatab olduğu insanlara bakın. "Bir cuma günü Hamidiye Camii'nde namazı kıldıktan sonra kapıda bekleyen arabama doğru yürürken ayaklarıma doğru bir köpek musallat oldu. Belli ki kendisini sevdirmek istiyordu, başını okşadım geçtim. Ertesi hafta cuma günü o köpek yine oradaydı. Yine başını okşadım. Sonraki hafta yine oradaydı ve bu sefer ısrarla peşimden gelmeye çalışıyordu. Hatta arabanın içine atlamak için hamle bile yaptı. Görevliler her yanı yara bere olan bu köpeği kovalamak isteyince duruma müdahale ettim. 'Bırakınız binsin' dedim. Onu arabanın içine aldım. Saraya götürdüm. Önce güzelce yıkattım ve karnını doyurdum. Sonra yaralarını tedavi ettirdim. Baktım çok iyi bir mahlûk, ismini chérie koydum. Siz Fransızca bilirsiniz, 'canım' demek bu. Çoklarının elinden tuttum. Birçok âdeme vesile oldum. Elimden geldiğince gençlerin önünü açtım. Avrupa'ya tahsile gidiyorum deyip oradan devletin altını kazan adamlara bile, kendi kesemden harçlık gönderdim. Bir umut, düzelirler diye. Ama maalesef, birçoğunda, köpeğimdeki sadakati görmedim! Ben, eski Sultan Abdülhamid Han, bu saraya ilk geldiğimde bile hakaretlerle karşılandım. Yanıma korkudan kimse uğramazdı. İlk günlerimde yatak odamın yanına bir banyo yapılmasını istedim. Kimse oralı bile olmadı! Enver Bey oğlumun babası Ahmed Paşa yardımcı olmasa banyo bile yapamayacaktık. Sandallara atlayan İstanbul ahalisi saraya yanaşıp bana sesleniyor diye bazı odalara çıkmam bile yasaklandı."
-Abdülhamid Han konuşulduğu zaman dikkatimi çeken bir hususu sana söylemek istiyorum. Saltanatı döneminde neredeyse el atmadığı iş, girmediği coğrafya, çözmeye çalışmadığı problem kalmamış. Bu kadar enerjiyi nereden buluyor, 24 saat içine bunları nasıl sığdırıyor anlamıyorum. -Yani diyorsun ki bizim bir günümüz 24 saat onun da bir kısmı uykuyla geçiyor ama sultanın yaptıklarına bakınca onun bir günü 24 değil de 72 saat galiba!
Reklam
Tarihî meselelerde kimsenin belgeye, vesikaya falan baktığı yok ne yazık ki! Öyle olsaydı Sultan Abdülhamid Han'ın hakkı hiç yenmezdi. İdeolojik peşin hükümlerin ortalıkta dolaştığı bir meydan olmuş tarih. İlim, belge, hakikat... Bunlar kimsenin umurunda değil. Tarih, bir gün cennet mekân sultana hakkını vermek zorunda kalacak.
Bir tesbit de 19. asrın en büyük tarihçisi ve hukukçusu olan Cevdet Paşa'dan gelmiş. Cevdet Paşa "Avni Paşa, Sadrazam Şirvânîzâde Rüşdü Paşa’yı Tâif'te zehirletti. Sadrazam Müşir Esad Paşa'yı da onun zehirlettiği pek çok söylendi. Sultan Abdülaziz'i de zehirletmek istedi ancak muvaffak olamadı. Tarsus müftüsü Ahmed Hilmi Efendi'yi de zehirli şerbetle -Sultan Abdülaziz hakkındaki tasavvurunu valide sultana söylememesi için- öldürdüğü bilinmektedir.”
Ağlayanlar içinde bulunan bir kadıncağızın haykırışı, otuz üç sene milleti için uğraşan bir hakanın mücadelesini özetler: Ekmeği 10, kömürü 5 paraya veren sultan, bizi bırakıp nereye gidiyorsun?" bu ifadelerdeki samimiyet insanı yakaladığı zaman anlarsın ki kim ne anlatırsa, ne yalan söylerse söylesin Abdülhamid Han. Anadolu insanının yani tebaasının babası idi.
Sonrasını Rıza Tevfik yazdığı şiirinde çok güzel anlatmış!
O dönemde Abdülhamid Han'a karşı düşmanlık birçok kişinin gözlerini kör etmişti. İlk hedef sultanın tahttan indirilmesi idi. Sonrasını hiç düşünmüyorlardı.
Reklam
Nâmık Kemal’in Abdülhak Hâmid’e yazdığı mektup
Ali Suâvi, senin tahmin ettiğin gibi bir adam değil" diyor. Devamında da şunları yazıyor: "Bir çehre nümayişine aldanmışsan. Onunla iki sene arkadaşlık ettim. O öyle bir adam ki garazkâr ve dünyada misli görülmedik bir şarlatan idi. Ben her şeye öyle kolay inanmadığım halde, bana kendini yedi sekiz dil biliyormuş gibi gösterdi. Halbuki Arapça'da bir satır yazabilecek adam değildi. O kadar cahil; cehaletiyle beraber o kadar da mağrur idi. Türkçe üç satır bir şey yazsa âleme maskara olurdu. Kendisini davet ettirmek için Avrupa'da meşveret aleyhinde yazılar yazardı.
Midhat paşayı öne çıkaranlar ve onu yere göğe sığdıramayanlar Cumhurivet kadrolarının devrimlerini, İstiklal mahkemelerini, bu ülkedeki tüm darbeleri, cuntaları seven, savunan, koruyan isimlerdir.
Üstad Necip Fazılın dediği gibi "Sultan Abdülhamid Han'ı anlamak her şeyi anlamak demektir"
Sultan 2.ABDÜLHAMİD HAN mavzerdeki son kurşun, siperdeki son çığlık, secdedeki son duaydı...
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.