20. yy'ın hemen başında eserlerini vermiş Çek yazar Jaroslav Hašek, kendi hayatındaki yoksulluğa bağlı olarak edindiği tecrübeleri okuyucuyu rahatsız etmeyecek şekilde eserlerine samimi bir şekilde aktarabilmiş bir öykücüdür.
Türk okurları ya da en azından yaşı belli bir olgunlukta olanlar Hašek'i asıl 'Aslan Asker Şvayk' ile hatırlayacaklardır.
Hašek'teki en belirgin özellik, bana kalırsa, belirli bir mekana tutunamayan bireylerin gerçek zamanda geçtiğine insanı inandıran ama ütopik görünebilecek bir yaşam kesitini etkileyici bir sadelikte anlatabilmesidir.
#jaroslavhasek ⚘️nükteli, müthiş bir taşlama ustası #aslanaskerşvayk kitabının tam bir savaş manifestosu olması ama bunu yaparken gerçekten saf mı yoksa uyanık mı olduğuna karar veremediğiniz karakteri üzerinden anlatması okurken hem düşündürmüş hem de pek çok yerinde resmen kahkaha atmama sebep olmuştu. #köpekyüzlümaymun kitabındaki öyküleriyle de aynı deneyimi yaşadım. 39 yaşında hayata veda eden bu garip adamın bu kadar kısa sürede böylesi harika eserler bırakması da zamansız bir yazar olduğunu gösteriyor. (1883-1923) #okuyunpismanolmazsınız
Yazarın okuduğum ilk kitabı oldu. Kitapta yergili bir anlatım vardı. Hikayelerini ve akıcı bir anlatımı olmasını sevdim. Yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
Hay Allah, yaşamak da ne güç şeymiş meğer! Eline beş kuruş geçirinceye kadar canın çıkar, onu da içkiye verirsin! İçki de amma pahalılanmıştı haa... Bir şişe rom aldın mı, geriye zırnık bile kalmıyordu.
Yaroslav, dedi usulca, yastığımı getirdim sana. Al da başının altına koy. Ben yastıksız uyumaya alışığım; ama senin bilgili bir kafan var, düşüncelerin ezilip kırışmasın.
Sansar bu, otla doyar mı? Et ister canı. Gözlerine bakınca ne mal oldukları anlaşılıyor zaten. Önlerine ne zaman ot koysam kötü kötü bakıyorlar bana. Ödüm kopuyor.