Sütümüzü devirdiler bir şey demedik
Sırtımıza bindiler bir şey demedik
Tek ayak üstünde dur dediler bir şey demedik
Günümüzü uzattılar bir şey demedik
Budağımızı kanattılar bir şey demedik
Üç gün sonra gel dediler bir şey demedik
Göz göze gelmeyin dediler bir şey demedik
Ve alınlar aşağı dediler bir şey demedik
Duvara dön ve öksür dediler bir şey demedik
Açılmasın perdeler dediler bir şey demedik
Bu gece sokağa çıkılmayacak dediler bir şey demedik
Şimdi burada gülünecek dediler güldük bir şey demedik
Öyle bir şey yok şöyle bir şey var dediler bir şey demedik
Ne dediler ne demediler bilmedik bir şey demedik
hırsız
kıvranma boşuna bir hasta yatağındasın işte bükemedin güneşi bileğinden
sesinden kalkan toz genzini yakıyor döndürememişken hiçbir suyu yolundan sen
git oku duvarlara sakladığın kağıtları
dokuduğun şunca kumaşı yay
kaç mum üfledin durduk yerde
şakağından inen şu kırlık
kırkına dayadığın boş merdiven
gram gram çalarmış insan kendini
Güle güle ölürmüş yaşarken
Arslan yeleli bastonun var ya senin
öyle çelmelemiş seni dostum öyle gölgen
bu sabah ışık kesti ellerimi
yüzümü duvara döndüm
dünyayı son günden bu güne saydım
kan değil su değil neydi kesen
....
sonra sessizce çıktım
paltoma sarındım kırık kaldırımlara bastım
dün sabahı hatırladım
öyle yürüdüm öyle yürüdüm ki
ellerinden püsküren bulutta
ellerimi unuttum kesiği hatırladım
oraya kendimi oraya astım...