Ben artık eski ben değildim, eğer eskiyi getirtip onunla konuşsaydım, beni duymaz, isteklerimi anlamazdı. Bundan önce tanıdığım ama benden ve bana ait olmayan birisinin yüzüne sahip bir adam olurdu.
Sanki onun adını önceden biliyordum, gözlerinin pırıltısı, rengi, kokusu, hareketleri hepsi bana tanıdık geliyordu. Sanki ruhum önceki hayatta ruhlar âleminde onun ruhuyla yan yanaydı. Aynı maddeden aynı kökten olduğumuzdan birbirimizle birleşmeliydik. Bu hayatta onun yakınında olmalıydım. Asla ona dokunmak istemiyordum, sadece tenlerimizden çıkan görünmez ışınlarla birbirimize karışsak yeterdi. Bu korkunç olay daha ilk bakışta tanıdık geldi bana. Aralarında gizemli bir bağ oluşturan âşıklar her zaman birbirlerini eskiden de tanıyormuş duygusuna kapılmazlar mı? Bu rezil dünyada sadece onun aşkını istiyordum, başka kimsenin değil.
"Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamıştım, bir başka dünya neyime yarardı benim?"